Childstories.org
  • 1
  • Çocuk
    peri masalı
  • 2
  • Okuma zamanına
    göre sıralandı
  • 3
  • Okumak için
    mükemmel
Cesur Prens
Grimm Märchen

Cesur Prens - Masal Grimm Kardeşler

Çocuklar için okuma zamanı: 13 dk

Bir zamanlar bir prens vardı; ama babasının yanında daha fazla kalmak istemiyordu. Korku nedir bilmez biriydi. Bu yüzden hep, dünyayı dolaşmak isterim; o zaman canım sıkılmaz, sıradışı şeyler görürüm diye aklından geçiriyordu. Ve bir gün ailesiyle vedalaşarak yola çıktı; sabahtan akşama kadar yürüyüp durdu. Derken bir devin barındığı evin önüne geldi. Çok yorgun olduğu için kapı eşiğine çöküp dinlendi. Bakışlarını etrafta dolaştırırken evin avlusunda birkaç oyuncak gördü. Bunlar misket ve koni şeklindeydi, ama her biri bir insan büyüklüğündeydi. İçinden onlarla oynamak geldi; koniyi dikerek misketi ona doğru yuvarladı; koninin her devrilişinde haykırdı… Bu hoş bir şeydi. Ama dev bu şamatayı işitti, başını pencereden çıkardı ve kendi oyuncaklarıyla aynı boydaki bir insanın toplarla oynadığını gördü. „Heey, solucan!“ diye seslendi. „Ne yapıyorsun benim misketlerimle sen? Kimden aldın bu cesareti?“

Prens deve bakarak şöyle dedi: „Heey, çam yarması! Sadece senin kolların mı güçlü yani? Canım ne isterse onu yaparım ben!“

Dev onun yanına vararak, „Öyleyse bana hayat ağacından bir elma koparıp getir“ dedi. „Ne yapacaksın onu?“ diye sordu prens. „Kendim için istemiyorum; bir nişanlım var, o istiyor. Ben bütün dünyayı dolaştım, ama ağacı bulamadım“ dedi dev. „Ben bulurum!“ dedi oğlan. „Kimse de beni bundan alıkoyamaz!“

„Yani bu iş kolay mı diyorsun?“ diye sordu dev ve „Ağacın bulunduğu bahçe demir parmaklıklarla çevrili; o parmaklıkların önünde de vahşi hayvanlar var; her biri nöbet tutuyor ve kimseyi içeri bırakmıyor“ dedi. „Beni bırakırlar“ dedi prens. „Peki, o bahçeyi bulursan ağaçta asılı olan elmayı göreceksin. Ama ona öyle çabuk ulaşamazsın; onun önünde bir halka vardır; uzanıp elmayı koparmak için elini bu halkadan geçirmen gerek. Bunu şimdiye kadar hiç kimse başaramadı“ diye karşılık verdi dev. „Ben başarırım“ dedi prens. Sonra devle vedalaştı. Dağlardan, vadilerden, tarlalardan ve ormanlardan geçerek sonunda sihirli bahçeyi buldu. Her yanda vahşi hayvanlar başları öne eğik uyumaktaydı. Prens onlara yaklaştığında başlarını bile kaldırmadılar. Oğlan üzerlerinden atlayarak geçti. Demir parmaklıkları da aşarak sağ salim bahçeye daldı. Hayat ağacı bahçenin ortasındaydı; dalları kıpkırmızı elmalarla doluydu. Prens ağacın gövdesine sarılarak tırmanmaya başladı; elmalardan birine ulaşmak istediğinde önüne bir halka çıktı. Elini zahmetsizce o halkadan geçirerek elmayı kopardı. Ama halka birden bire kolunu sıkıverdi; öyle ki gücünü damarlarında bile hissetti. Elmayla birlikte ağaçtan indiğinde parmaklık üzerinden atlamak istemedi, onun yerine kapıya tutundu; ama onu sallar sallamaz çıkan gürültü yatmakta olan aslanı uyandırdı; hayvan ona saldırır gibi olduysa da hiç kızmadan tıpış tıpış efendisinin ardından yürüdü. Prens deve söz verdiği elmayı getirerek, „Gördün mü, onu zahmetsizce kopardım“ dedi. Dev isteğinin yerine gelmiş olmasına sevindi, hemen nişanlısına koşarak elmayı ona verdi. Nişanlısı güzel ve akıllı bir kızdı; devin kolunda demir halkanın olmadığını fark edince, „Kolunda demir halka görmedikçe elmayı senin kopardığına inanmayacağım“ dedi. Dev „Oraya gidip kopardım, hiç de zor olmadı“ diye cevap verdi; zayıf birinden halkayı -kendi isteğiyle vermezse- zorla almanın kolay bir şey olacağını düşünerek oğlandan istedi. Ama prens karşı çıktı. Dev, „Elma neredeyse halka da onun yanında olacak. Ya onu kendi rızanla verirsin ya da benimle güreşirsin“ dedi. Ve güreşmeye başladılar; ama dev, kolunda ona güç veren halkayı taşıyan prensi bir türlü yenemedi. Bu kez aklına bir kurnazlık geldi:

„Ben çok terledim, sen de öyle. Nehre gidip biraz yüzelim, serinleriz; sonra yine güreşiriz“ dedi. Prens onun kalleşlik edeceğini hiç düşünmedi; birlikte nehre gittiler. Prens giysilerini halkayla birlikte çıkardıktan sonra suya atladı. Ama dev halkayı aldığı gibi oradan ayrılarak koşmaya başladı; bu kez hırsızlığın farkına varan aslan devin peşine takıldı; onun elinden halkayı zorla alarak efendişine geri getirdi. Ama dev bir meşe ağacının arkasına saklandı ve birden, elbiselerini giymeye çalışan prense saldırarak iki gözüne bıçak soktu. Zavallı prens kör oldu ve ne yapacağını bilemedi. Dev yanına gelerek elinden yakaladı, sanki yardım edercesine onu yüksek bir kayalığın en tepesine çıkardı ve orada bıraktı. Birkaç adım atarsa aşağıya düşüp ölür; ben de halkayı ondan alırım diye düşündü. Ama sadık aslan efendisinin yanından hiç ayrılmadı ve giysisinden tutarak yavaş yavaş aşağı indirdi. Dev geri dönüp de ölüyü soymaya kalkışınca kurnazlığının boşa çıktığını gördü. „Nasıl olur da böyle zayıf bir insan ölmez!“ diye söylenerek prensi tuttuğu gibi bu kez bir uçurumun başına getirdi. Ama onun kötü niyetini sezen aslan bu kez de efendisini tehlikeden kurtardı. Uçurumun başına vardıklarında dev elini oğlanın elinden çekerek onu yalnız bıraktı, Ancak aynı anda aslan bir omuz attığı gibi onu uçurumdan yuvarladı; dev ta aşağıya düşerek pestile döndü. Sadık hayvan efendisini uçurumun başından uzaklaştırdıktan sonra yanından berrak sulu bir derenin aktığı bir ağacın altına oturttu. Oğlan ağaca yaslandı; aslan da onun yanına yattıktan sonra kuyruğuyla efendisinin yüzüne su sıçrattı. Gözlerine birkaç damla su girer girmez prens görmeye başladı. Aynı anda küçücük bir kuş önünden uçarak ağacın gövdesine kondu; sonra kendisini suya bırakarak biraz yıkandı; daha sonra da hiçbir dala çarpmaksızın kanat çırparak uçup gitti. Prens bunu Tanrı’nın bir selamı sayarak suya girip yıkandı ve özellikle de yüzünü yıkadı. Sudan tekrar çıktığında gözleri eskisinden çok daha iyi görüyordu. Prens Tanrı’ya şükrettikten sonra aslanla birlikte yoluna devam etti. Derken lanetli bir şatoya vardı. Kapısında genç ve güzel bir kız durmaktaydı, ama karalar giyinmişti. Delikanlıyı görünce ona:

„Ahh, beni elinde tutan kötü niyetli büyücüden kurtarabilir misin?“ diye sordu. „Ne yapmam gerekir ki?“ dedi prens. Genç kız, „Uğursuz şatonun büyük salonunda üç gece geçireceksin, ama hiç korkmayacaksın! Sana ne kadar işkence ederlerse etsinler, bağırmayacaksın! O zaman ben büyüden kurtulmuş olurum. Ama seni öldüremezler“ diye cevap verdi. Prens, „Ben korkmuyorum; Tanrının yardımıyla bu işin altından kalkarım“ dedi ve şatoya girdi. Karanlık basınca büyük salona geçerek orada oturup bekledi. Gece yarısına kadar her yer sessizdi; ama birden büyük bir gürültü başladı ve her köşeden ufacık şeytanlar çıkmaya başladı. Hepsi oğlanı görmezlikten gelerek ateş yakıp oyun oynamaya başladı. İçlerinden biri kaybedince:

„Zarar yok! Şurda bizden olmayan biri var, ben onun yüzünden kaybettim“ dedi. Bir başkası, „Dur hele, şimdi geliyorum yanına!“ diye haykırdı. Öyle çığlıklar atıldı ki, bunları korkmadan dinlemek imkânsızdı. Ama prens gayet sakin kaldı ve hiç korkmadı. Derken şeytanlar onun üzerine saldırdı; sayıları o kadar çoktu ki, hepsini kovamadı. Şeytanlar onu yere fırlattı; çimdikledi, şişledi, dövdü. Canını o kadar yaktılar, ama oğlan gık bile demedi. Sabah olunca hepsi kaybolup gitti. Prens o kadar bitkindi ki, hiçbir yerini kıpırdatamadı. Gün ağarınca karalara bürünmüş genç kız çıkageldi. Elinde bir şişe vardı; bu şişenin içinde de hayat suyu bulunuyordu. Bu suyla oğlanı yıkadı. Prens az sonra tüm acılarının kaybolduğunu ve eski gücünü yeniden kazandığını damarlarında bile hissetti. Genç kız ona, „Bu gece şansın yaver gitti; ama iki gecen daha var!“ dedikten sonra oradan ayrıldı. Ama oğlan giderken onun ayaklarının bembeyaz kesildiğini gördü. Ertesi gece şeytanlar yine geldi ve yeniden oyuna başladı; bu kez oğlanı daha beter dövdüler; öyle ki vücudu yara bere içinde kaldı. Yine de prens dişini sıktı ve onlar ne yaptıysa sesini çıkarmadı. Ertesi sabah genç kız gelerek onu hayat suyuyla iyileştirdi. Ve dönüp giderken oğlan bu kez onun parmaklarının ucuna kadar bembeyaz kesildiğini fark edince çok sevindi. Ama şimdi bir gece daha dişini sıkacacaktı ve bu en zoru olacaktı. Şeytanlar yine çıkageldi. „Hâlâ burda mısın sen?“ diye haykırdılar. „Sana işkence edelim de nefes alamayasın.“

Ve oğlanın orasını burasını deldiler, iyice dövdüler, oraya buraya savurdular; kollarını bacaklarını yutacakmış gibi çekiştirdiler. Ama prens sabretti ve gık demedi. Sonunda şeytanlar çekip gitti. Prens bayılmıştı, hiç kımıldayamıyordu; gözlerini bile açamıyordu. Derken genç kız çıkageldi ve hayat suyuyla onu önce ıslattı, sonra da baştan aşağı yıkadı. Prens bir anda acılarından kurtuldu, kendisini yine taptaze ve sağlıklı hissetti. Sanki bir uykudan uyanmıştı. Gözlerini açıp kapayınca yanında duran kar gibi bembeyaz ve gün gibi parlayan genç kızı gördü. Kız ona, „Ayağa kalk ve kılcını merdivenin üzerinden üç kere salla, büyü bozulur o zaman“ dedi. Oğlan bunu yapınca tüm şato büyüden kurtuldu. Ve genç kız zengin bir prenses oluverdi. Derken hizmetçiler çıkagelerek büyük salonda sofrayı kurup yemekleri taşımaya başladılar. Hep birlikte sofraya oturuldu; yenildi, içildi ve akşam olunca büyük bir şenlikle düğün yapıldı.

Başka bir kısa peri masalı okuyun (5 dakika)

LanguagesLearn languages. Double-tap on a word.Learn languages in context with Childstories.org and Deepl.com.

Arka plan

Yorumlar

Dilbilim

Bu masal, Grimm Kardeşler’in klasik masallarından biri olan „Cesur Prens“ hakkındadır. Masal, korkusuz ve maceraperest bir prensin, devlerle ve diğer tehlikelerle dolu bir dünyada gücünü ve cesaretini kanıtlayışını anlatır.

Masal, prensin babasının yanından ayrılarak dünyayı dolaşma isteğiyle başlar. Yolculuğu sırasında bir devin evine rastlar ve devin nişanlısı için hayat ağacından bir elma getirmesi istenir. Prens, zorlu bir yolculuğun ardından elmayı ele geçirir ancak dev tarafından tuzağa düşürülüp kör edilir. Sadık aslanı sayesinde kurtulan prens, mucizevi bir derenin suyu sayesinde görme yetisini geri kazanır.

Masalın devamında, kara giysili bir genç kızla karşılaşır. Şatonun kötü niyetli bir büyücünün elinde olduğunu öğrenir ve genç kızı kurtarmak için üç gece boyunca korku dolu sınavlardan geçer. Her gece şeytanlar tarafından işkenceye maruz kalsa da, cesareti ve azmi sayesinde dayanır. Üçüncü gecenin sonunda büyü bozulur, genç kız prenses olur ve prensle evlenir.

Bu masal, cesaret, sadakat, direniş ve iyiliğin en güçlü zorlukları bile yenebileceğini vurgular. Prens, fiziksel gücünün yanı sıra, ruhsal dayanıklılığıyla da sivrilir ve sonunda hem içsel hem de dışsal ödüller kazanır.

Grimm Kardeşler’in „Cesur Prens“ masalının bu sürümü, klasik hikaye unsurlarını korurken, masalsı motiflerle cesaret ve zekânın sınandığı büyülü bir macera sunar. Hikayenin farklı yorumları, karakterlerin veya olayların farklı tasvirleriyle çeşitlenebilir.

İşte farklı yorumlardan bazıları

Daha Korkusuz Bir Prens: Hikayenin bazı versiyonlarında prensin korkusuzluğu daha belirgindir. Prens, dev ile karşılaştığında onun tehditleri karşısında daha alaycı bir tutum takınabilir ve devle olan meydan okumaları daha da vurgulanabilir.

Devin Daha Kurnaz Olduğu Bir Yorum: Devin, prensi kandırmak için daha fazla plan yapması, birden fazla hile denemesi ve daha karmaşık tuzaklar kurması gibi detaylarla hikaye genişletilebilir.

Aslanın Rolünün Artırıldığı Sürüm: Aslan, prensin yolculuğunda daha da merkezi bir rol alabilir. Aslan, sadece sonunda prensi kurtaran değil, aynı zamanda prensin kararlılığını ve cesaretini sürekli sınayan bir rehber olabilir.

Prensesin Hikayeye Etkin Katılımı: Prenses, sadece kurtarılmayı bekleyen bir figür olmaktan çıkıp, onun da prensi destekleyen veya ona rehberlik eden bir rolü olabilir. Büyücüye karşı yavaş yavaş kazanılan zaferde prensese daha fazla sorumluluk verilebilir.

Daha İlginç Şeytan Karakterleri: Şeytanların daha detaylı kişilikleri olabilir ve her biri farklı bir korkuyu veya zorluğu temsil edebilir. Prens, fiziksel acının yanı sıra, her şeytanın sunduğu psikolojik engellerle de başa çıkmak zorunda kalabilir.

Masalda Metaforik Bir Mesajın Öne Çıkartılması: Hikaye, daha derin bir ahlaki ya da felsefi mesaj içerebilir. Örneğin, prensin karşılaştığı her engel, insanın kendi korkularıyla yüzleşmesini veya içsel gücünü bulmasını sembolize edebilir.

Alternatif Bir Son: Prensin, prensesi kurtardıktan sonra farklı bir karar alması veya kendi yolculuğuna devam etmesi gibi alternatif bir son düşünülebilir.

Bu yorumlar, „Cesur Prens“ masalına yeni boyutlar ekleyerek, okuyucuya farklı perspektifler kazandırabilir ve masalın zamansız cazibesini pekiştirebilir.

“Cesur Prens” masalı, dilbilimsel olarak birkaç açıdan incelenebilir.
İşte bu masalın dilbilimsel analizi:

Dil ve Anlam

Masal, dili oldukça klasik ve destansı bir tarza sahiptir. Dil yapısı, Türkçe’nin edebi ve yazılı biçemine uygun olarak karmaşık cümleler ve geniş kelime dağarcığı içerir. Masalın anlatım tarzı, özellikle geleneksel folklorik öğeler kullanılarak, okuyucunun ilgisini çekecek şekilde zenginleştirilmiştir.

b. Söz Sanatları

Masalda teşbih (benzetme), kişileştirme ve abartma gibi edebi sanatlar kullanılmıştır. Örneğin, prensin cesaretini belirtmek için kullanılan metaforlar ve devin gücünü anlatmak için kullanılan abartmalar dilin zenginliğine katkıda bulunur.

Cümle Yapıları

Masaldaki cümleler, genellikle uzun ve birden çok yan cümle içeren yapılarla kurulmuştur. Bu, olayların detaylı bir şekilde aktarılmasına olanak tanırken, okuyucunun dikkatini metnin akışına odaklanmasını sağlar. Özellikle diyalogların anlatımı sırasında uzun cümle yapıları sık kullanılmıştır.

b. Diyaloglar

Diyaloglar, karakterlerin kişilik özelliklerini ve olaylara verdikleri tepkileri yansıtmak için önemli bir araçtır. Prens ve dev arasındaki diyaloglarda kullanılan dil, karakterlerin cesur ve meydan okuyan yapısını vurgular.

Anlatım Tarzı

Masal, üçüncü tekil şahıs anlatıcı kullanılarak anlatılmıştır. Bu anlatım şekli, okuyucuya olaylar üzerinde genel bir bakış açısı sağlar ve masaldaki tüm karakterlerin eylemleri ve duyguları hakkında bilgi verir.

b. Zaman ve Mekan

Masalda zaman, genellikle geçmiş zaman kipiyle ifade edilmiştir ve bu, okuyucuya bir hikâye dinliyormuş hissi verir. Mekan ise masalsı ve soyut bir biçimde tasvir edilmiş, okuyucunun hayal gücünü serbest bırakmasına olanak tanınmıştır.

Tematik ve Kültürel Analiz

Masal, cesaret, macera ve meydan okuma gibi evrensel temalar etrafında döner. Cesur prensin korkusuzluğu ve kararlılığı, okuyucuya örnek olacak bir hikâye sunar.

b. Kültürel Unsurlar

Masal, evrensel temalar içermekle birlikte, yerel ve kültürel referanslar da barındırabilir. Yaşanan olaylar ve kullanılan dil, okuyucunun masalın kültürel bağlamını anlamasına yardımcı olur.

Sonuç

“Cesur Prens” masalı, zengin dil yapıları, edebi sanatlar ve detaylı anlatım tarzı ile dikkat çeken bir metindir. Dilbilimsel açıdan yapılan bu inceleme, masalın dil ve anlam ilişkilerini, cümle yapılarını ve anlatım tarzını ortaya koyarak okuyucuya derin bir anlayış sunmayı amaçlar. Bu tür masallar, hem eğitici hem de eğlendirici nitelikte olup, edebi dilin inceliklerini keşfetmek için değerli bir kaynak oluşturur.


Bilimsel analiz için bilgiler

Gösterge
Değer
NumaraKHM 121
Aarne-Thompson-Uther EndeksiATU Typ 590
ÇevirilerDE, EN, DA, ES, PT, IT, JA, NL, PL, RU, TR, VI, ZH
Björnsson tarafından okunabilirlik indeksi45.8
Flesch-Reading-Ease Endeksi0
Flesch–Kincaid Grade-Level12
Gunning Fog Endeksi19
Coleman–Liau Endeksi12
SMOG Endeksi12
Otomatik Okunabilirlik Endeksi10.6
Karakter Sayısı8.893
Harf Sayısı7.330
Cümle Sayısı131
Kelime Sayısı1.270
Cümle Başına Ortalama Kelime9,69
6'dan fazla harf içeren kelimeler459
Uzun kelimelerin yüzdesi36.1%
Toplam Heceler3.051
Kelime Başına Ortalama Heceler2,40
Üç Heceli Kelimeler549
Üç Heceli Yüzde Kelimeler43.2%
Sorular, yorumlar veya deneyim raporları?

Gizlilik Politikasını.

En iyi Masalları

Telif hakkı © 2025 -   Hakkımızda | Veri koruması |Her hakkı saklıdır Tarafından desteklenmektedir childstories.org

Keine Internetverbindung


Sie sind nicht mit dem Internet verbunden. Bitte überprüfen Sie Ihre Netzwerkverbindung.


Versuchen Sie Folgendes:


  • 1. Prüfen Sie Ihr Netzwerkkabel, ihren Router oder Ihr Smartphone

  • 2. Aktivieren Sie ihre Mobile Daten -oder WLAN-Verbindung erneut

  • 3. Prüfen Sie das Signal an Ihrem Standort

  • 4. Führen Sie eine Netzwerkdiagnose durch