Çocuklar için okuma zamanı: 8 dk
Eskiden her sesin bir anlamı vardı. Demirci çekicini örse vurduğunda „Çrink, çrink!“ diye bir ses çıkartırdı. Marangozun rendesi „Vjjt, vjjt“ gibi gelirdi kulağa. Değirmenin tekerleği de „Tan-rım, yardım et; tan-rım, yardım et“ derdi sanki. Eğer değirmenci üçkâğıtçıysa anlaşılır bir dille „Gelen-kim ki, gelen-kim ki?“ diye dönen tekerlek, „Değir-menci, değir-menci“ diye de cevap verir ve daha hızlı dönerken de „Yi-ne çal-dı, altı ki-lo al-dı“ derdi. O zamanlar kuşların da kendilerine özgü dili vardı ki, bunu herkes anlardı. Bugünse ona cıvıltı, ıslık, vızıltı falan diyoruz: müzik var, ama sözcük yok! Neyse, günün birinde kuşlar, kendilerine bir başkan seçmeye karar verdiler. Yani içlerinden biri kral olacaktı! Ancak kızkuşu buna karşı çıktı: kendisi şimdiye kadar özgür yaşamıştı, özgür ölecekti! Korku içinde oraya buraya uçarken „Nerde kaliim, cik! Nerde kaliim, cik!“ diye ötüp durdu. Sonra da ıssız bataklıktaki yandaşlarının yanma vardı. Ama kuşlar bu konuyu tartışmak niyetindeydi. Güzel bir mayıs sabahı ormandaki ve tarladaki bütün kuşlar toplandı: kartal, ispinoz, baykuş, karga, tarlakuşu, serçe ve şu anda aklıma gelmeyen bir sürü kuş! Gugukkuşuyla, zangocunu beraberinde getiren ibibik bile geldi. Henüz isim takılmamış minik bir kuş da onlara katıldı. Konudan nedense haberi olmayan tavuk bu kadar hayvanı bir arada görünce „Gı-dak, gı-daak, şu kuşlara baak!“ diye hayret etmekten kendini alamadı. Ama horoz „Ö-öröö, korkma! Sakın panik yapma!“ diyerek sevgili tavuğunu yatıştırdı. Sonunda karar verildi. En yüksekten uçabilen kuş kral olacaktı! Bunu duyan çalılıktaki yeşil kurbağa „Vrrak, vrrak, vrrak, vrrrak!“ diye bağırdı, yani bu yolda çok gözyaşı dökülecek demek istiyordu. Karga ise „Gaak!“ dedi, yani seçim barışçıl olacak anlamında. Kimse sonradan „Ben daha yükseğe uçabilirdim, ama hava karardığı için yapamadım“ gibi laflar etmesin diye seçime hemen o güzel mayıs sabahı başladılar. işaret verildikten sonra bütün kuşlar göğe yükseldi. Arkalarında bir toz yığını kaldı; bir kanat çırpmasıdır gitti; sanki gökyüzünü bir kara bulut kaplamıştı. Az sonra küçük kuşlar yarışı yarıda bıraktı; daha fazla yükselemeyerek yere düştüler. Büyük olanları bir hayli dayandı, ama kimse kartala yetişemedi. Kartal yükseldi, yükseldi; artık güneş gözüne girmeye başladı. Öbür kuşların peşinden gelmediğini görünce, „Daha ne uçacaksın ki? Artık kral sayılırsın!“ diye düşünerek inişe başladı. Onun altında kalan kuşların hepsi, „Kral sen olmalısın! Hiçbirimiz senin kadar yüksekten uçamadık!“ dediler. Ama kartalın göğüs tüyleri arasına saklanmış olan isimsiz minik kuş:
„Ben hariç!“ diye haykırdı. O ana kadar hiç yorulmadığı için önce kartaldan ayrıldı ve hemen sonra daha yükseklere uçmaya başladı. O kadar yükseldi ki, Tanrı katına çıktı. Ondan sonra kanatlarını kısarak yere doğru indi ve çınlayan sesiyle „Kral benim! Kral benim!“ diye seslendi. „Sen mi bizim kralımız olacaksın? Sen kurnazlığa kaçtın, bizi oyuna getirdin!“ diye öfkeyle bağrıştı kuşlar. Ve bu kez toprağın en altına düşecek olan kuşun kral olmasına karar verdiler. Kaz kanatlarını aça aça göğsüyle karaya öyle bir iniş yaptı ki! Horozun toprağı eşelemesi görülecek gibiydi! Ördeğin başına daha kötüsü geldi: mezarlığa iniş yaparken bacaklarını yaraladı, paytak paytak bir su birikintisine daldı. isimsiz kuşsa kendine bir fare deliği arayıp bulduktan sonra incecik sesiyle:
„Kral benim! Kral benim!“ diye öttü. „Sen mi kral olacaksın?“ diye seslendi kuşlar. Bu kez daha öfkeliydiler. „Senin o numaranı yuttuk mu sanıyorsun?“
Ve onu deliğinde kapalı tutup aç bırakmaya karar verdiler. Baykuşu da nöbetçi olarak başına diktiler; hayatı pahasına da olsa o üçkâğıtçıyı dışarı bırakmayacaktı! Akşam olduğunda bütün kuşlar uçmaktan yorulmuştu; hepsi çoluk çocuğunu ve eşini alarak yatmaya gitti. Baykuş fare deliğinin önünde tek başına kaldı, ama o da yorgun düşmüştü. Bir gözümü kaparım, ötekiyle nöbet tutarım! Yeter ki, ufaklık fare deliğinden çıkmasın diye düşündü. Ve bir gözünü kapadı, öbürküyle fare yuvasına baktı. Minik kuş kafasını çıkararak kaçmayı denedi, ama baykuş hemen karşısına çıkınca yine yuvada kaldı. Bu kez baykuş yine bir gözünü kapayarak öbürünü açtı. Bütün bir gece böyle geçti. Bir keresinde bir gözünü kaparken öbürkünü açmayı unuttu ve iki gözü kapalıyken de uyuyakaldı. Minik kuş bunu fark edince oradan kaçıp gitti. O günden sonra baykuş kimsenin gözüne gözükmedi, yoksa gördükleri yerde onun tüylerini yolacaklardı! Ancak geceleri uçtu ve toprağa böyle berbat delikler açan farelerin peşine düştü hep. Minik kuş da pek gözükmez oldu; çünkü korkuyordu; yakalanırsa hali haraptı! Bu nedenle hep çalılıklara tüneyip, etrafa bakındıktan ve kendini güvencede hissettikten sonra „Cik, cik; kral benim! Cik, cik; kral benim!“ diye ötüp durdu. Bu yüzden de ona çalıkuşu adını taktılar. Tarlakuşuysa çok keyifliydi, çünkü onun çalıkuşunu dinlemeye ihtiyacı yoktu. Güneş doğar doğmaz havaya uçuyor ve „Her-şey-ne-güzel! Her-şey-ne-güzel! Ah, her-şey-ne-güzel“ diye ötüyordu.

Arka plan
Yorumlar
Dilbilim
Bu hikaye, Grimm Kardeşler’in „Çalıkuşu“ masalının bir versiyonudur. Hikaye, kuşlar arasında bir kral seçme yarışmasını ve bu süreçte yaşananları anlatır. Kuşlar, seçimlerini en yükseğe uçabilen kuşun kral olması yönünde yaparlar. Ancak, küçük ve isimsiz bir kuş, kurnazlık yaparak kartalın tüyleri arasında gizlenir ve yarışın galibi gibi davranarak en yükseğe uçan kuş olarak ilan edilir. Diğer kuşlar, bu durumu fark ettiklerinde öfkelenirler ve onu cezalandırmak isterler. Hikayenin devamında, çalıkuşu olarak anılan bu küçük kuşun ve baykuşun hikayesi anlatılır.
Bu masal, zekanın, kurnazlığın ve doğru zamanda doğru yerde olmanın önemini vurgularken, aynı zamanda hile ve dürüstlüğün sonuçlarına dair dersler içerir. Grimm Kardeşler’in masalları genellikle halk hikayelerinden derlenmiş olup, kültürel değerler ve dersler barındırır. Çalıkuşu masalı da bu bağlamda, farklı türlerin toplumsal dinamikleri ve hiyerarşileri konusunda düşündürücü unsurlar taşır.
Bu hikaye, Grimm Kardeşler’in derlediği birçok masal gibi, hayvanların antropomorfik özellikler gösterdiği ve insanlar gibi düşündükleri bir kurgusal bir dünyada geçiyor. ‚Çalıkuşu‘ masalı, güç, hile ve adalet temalarının işlendiği bir anlatıya sahip. Grimm Kardeşler’in masalları genellikle toplumun ahlaki değerlerini ve derslerini ele alır.
Güç ve Akıl: Hikayede kartal en güçlü ve en yüksekten uçabilen kuş olarak öne çıkar. Ancak, küçük kuşun zekası ve stratejisi, fiziksel güçten daha etkili olduğunu gösterir. Bu yorum, zeka ve stratejinin önemini vurgulayan bir ders taşır.
Açgözlülüğün ve Hilenin Sonuçları: Küçük kuşun kurnazlığıyla başkanlık yarışını kazanması, ancak diğer kuşların onu cezalandırması, hile ve açgözlülüğün kabul edilemez olduğunu vurgular. Adil oyun oynamanın önemi üzerine ders verir.
Özgürlük ve Liderlik: Kızkuşu’nun özgürlüğü için mücadele etmesi, bireyin kendi hayatı üzerinde kontrol sahibi olmasının ve bağımsızlığın değerinin bir ifadesi olarak görülebilir. Lider olmanın ya da olmamanın kişisel bir tercih meselesi olduğunu ele alır.
Toplumun Adalet Anlayışı: Herkesin farklı bir rolü ve bakış açısı olduğunu ve en iyi liderin kim olacağına karar vermenin karmaşıklığını gösterir. Kuşların bir lider seçmek için farklı kriterler belirlemesi, bir toplumdaki adalet ve eşitlik arayışını yansıtır.
Nöbetin ve Sorumluluğun Önemi: Baykuşun nöbet tutarken uyuyakalması ve minik kuşun kaçması, sorumluluk ve dikkatli olmanın önemine dikkat çeker. Görevini layıkıyla yerine getirmeyen bit yolla ceza ya da dışlanma ile karşılaşabilir.
Bu masal, hayvanlar üzerinden insan doğasına dair derin kavrayışlar ve değerli dersler sunar. Grimm Kardeşler’in masalları, geleneksel halk hikayelerinin birleştirilmesiyle oluşturulduğundan, farklı kültürel ve moral çıkarımlar yapılabilir.
Grimm Kardeşler’in „Çalıkuşu“ masalı, dilbilimsel açıdan incelendiğinde pek çok ilginç unsuru barındırmaktadır. Bu masalı dilbilim ve anlatım özellikleri açısından analiz edebiliriz:
Ses Taklitleri ve Onomatopoeia: Masal, ses taklitleriyle (onomatopoeia) zenginleştirilmiştir. Demirci çekicinin „çrink, çrink“, marangozun rendesinin „vjjt, vjjt“ gibi sesler çıkarması veya değirmen tekerleğinin „tan-rım, yardım et“ diye dönmesi, okuyucunun dikkatini çekmekte ve hikayeyi daha canlı kılmaktadır. Bu şekilde sesler, anlatının önemli birer parçası haline getirilmiştir.
Personifikasyon (Kişileştirme): Masalda, pek çok hayvan ve cansız varlık, insanlar gibi konuşmakta ya da düşünmektedir. Özellikle kuşların bir araya gelerek kral seçmeye çalışması, onlara insanlaştırılmış bir özellik katmaktadır. Kuşların konuşması ve karar alması, masal dünyasının büyüleyici atmosferine katkıda bulunmaktadır.
Deyimler ve İfadeler: Masalda yer alan ifadeler, okuyucuya birleşik ve anlaşılır mesajlar vermektedir. Örneğin, „Gelen-kim ki, gelen-kim ki?“, „Yi-ne çal-dı, altı ki-lo al-dı“ gibi yinelemeler, hem masaldaki olayları anlatmakta hem de karakterlerin durumlarını ve hikayenin tonunu yansıtmaktadır. Bu ifadeler, hikayeyi daha akılda kalıcı hale getirmektedir.
Kültürel ve Toplumsal Mesaj: Masal, yalnızca bir eğlence unsuru olarak değil, aynı zamanda toplumsal mesajlar vermek için de kullanılmaktadır. Örneğin, masaldaki minik kuşun kurnazlığı ve hile yoluyla kral olmaya çalışması, hilenin uzun vadede başarılı bir strateji olmadığını göstermek için kullanılmıştır. Ayrıca liderlik ve iktidar mücadelesi gibi evrensel temalar işlenmektedir.
Dil ve Üslup: Masalın dili oldukça basit ve anlaşılır, ancak aynı zamanda zengin bir hayal gücünü yansıtmaktadır. Masaldaki diyalogların ve anlatımın ritmik ve şiirsel bir yapıya sahip olması, okuyucunun ilgisini canlı tutmakta ve hikayeye akıcılık katmaktadır.
Deyim ve Atasözleri: Masalda dolaylı olarak bazı deyimlerin ve atasözlerinin etkilerine de rastlamak mümkündür. Örneğin, “kral benim!” şeklindeki sürekli tekrar ve meydan okumalar, kendini beğenmişlik ya da kurnazlığın sonuçlarını göstermektedir.
Genel olarak, Grimm Kardeşler’in „Çalıkuşu“ masalı, dilbilimsel açıdan incelendiğinde zengin bir anlatı yapısına sahip olduğu görülmektedir. Masal, sesler, kişileştirmeler ve toplumsal mesajlarla bezeli bir anlatı sunarak, hem eğlenceli hem de düşündürücü bir okuma deneyimi sağlamaktadır.
Bilimsel analiz için bilgiler
Gösterge | Değer |
---|---|
Numara | KHM 171 |
Aarne-Thompson-Uther Endeksi | ATU Typ 221 |
Çeviriler | DE, EN, DA, ES, FR, PT, IT, JA, NL, PL, RU, TR, VI, ZH |
Björnsson tarafından okunabilirlik indeksi | 39.8 |
Flesch-Reading-Ease Endeksi | 6.1 |
Flesch–Kincaid Grade-Level | 12 |
Gunning Fog Endeksi | 18.1 |
Coleman–Liau Endeksi | 12 |
SMOG Endeksi | 12 |
Otomatik Okunabilirlik Endeksi | 8.8 |
Karakter Sayısı | 4.988 |
Harf Sayısı | 4.052 |
Cümle Sayısı | 89 |
Kelime Sayısı | 732 |
Cümle Başına Ortalama Kelime | 8,22 |
6'dan fazla harf içeren kelimeler | 231 |
Uzun kelimelerin yüzdesi | 31.6% |
Toplam Heceler | 1.665 |
Kelime Başına Ortalama Heceler | 2,27 |
Üç Heceli Kelimeler | 272 |
Üç Heceli Yüzde Kelimeler | 37.2% |