Childstories.org
  • 1
  • Çocuk
    peri masalı
  • 2
  • Okuma zamanına
    göre sıralandı
  • 3
  • Okumak için
    mükemmel
Meryem Ana
Meryem Ana Märchen

Meryem Ana - Masal Grimm Kardeşler

Çocuklar için okuma zamanı: 13 dk

Büyük bir ormana yakın bir yerde bir oduncu karısıyla birlikte yaşıyordu. Üç yaşında da bir kızı vardı. Aile o kadar fakirdi ki, artık yiyecek ekmekleri bile kalmamıştı. Çocuğu nasıl besleyeceklerini bilemiyorlardı.

Bir sabah oduncu odun kesmek için ormana gitti. Tam işe başlarken karşısına güzel bir kadın çıktı; başında pırıl pırıl yıldızlı bir taç taşıyordu:

„Ben İsa’nın annesi Meryem Ana’yım. Sen fakirsin, çocuğunu bana getir. Ben onu yanıma alayım; hem beslerim hem de bakarım“ dedi.

Oduncu razı oldu, çocuğunu getirip Meryem Ana’ya verdi. O da onu alarak cennete götürdü.

Meryem Ana MasalGörüntü: Oskar Herrfurth (1862-1934)

Orada çocuğun durumu düzeldi, şekerli ekmek yedi, tatlı süt içti; giysileri altındandı; çocuk melekler onunla oynuyordu hep.

Ve kız on dört yaşına basınca onu yanma çağırarak şöyle dedi: „Sevgili çocuğum, ben büyük bir geziye çıkıyorum. Sen cennetin on üç kapısının anahtarlarını al, sakla! Bu kapılardan on ikisini açıp içerdeki güzellikleri görebilirsin; ama en ufak anahtarın açacağı ön üçüncü kapıyı açmak yasak! Açarsan başına uğursuzluk çöker, ona göre!“

Meryem Ana MasalGörüntü: Oskar Herrfurth (1862-1934)

Kız bu konuda söz verdi, ama Meryem Ana gittikten sonra cennetteki odaları dolaşmaya başladı. Her gün bir kapı açarak on iki kapıyı da açıp odaları gezdi. Her odada bir havari vardı, çevresindeki her şey muhteşemdi. Kız tüm bu güzelliklere hayran kaldı, kendisine katılan melekler de onunla birlikte sevindiler hep. Sıra yasaklanmış kapıya geldi.

Kız bunun ardında ne olduğunu çok merak ettiği için meleklerden birine şöyle dedi: „Açmak istemiyorum, içine girmeye de niyetim yok, sadece anahtarı kilitte biraz döndürüp kapı aralığından içeri bakacağım.“

Meryem Ana MasalGörüntü: Oskar Herrfurth (1862-1934)

„Olmaz!“ diye cevap verdi melek. „Günaha girersin. Meryem Ana bunu yasakladı; sonra başın belaya girer.“

Kız sustu, ama merakını yenememişti; içi içini yiyordu. Tüm melekler dışarı çıktıktan sonra şöyle düşündü: „Şimdi yalnız kaldım, içeri bakabilirim. Bunu yaparsam nasılsa kimsenin haberi olmayacak.“

Anahtarı cebinden çıkardı, kilide soktu ve çevirdi. Kapı açıldı; ateşler içinde Kutsal Uçlü’yü ve ihtişamı gördü. Bir süre orada kalakaldı, her şeye şaşkınlıkla baktı ve parmağıyla o pırıl pırıl parlayan eşyalardan birine dokundu ve birden parmağı altın kesildi. Bunu görünce çok korktu, kapıyı hızla kapayarak oradan koşarak uzaklaştı. Ve bu korku hiç bitmek bilmedi; ne yapsa etse kalbi küt küt çarpıyor ve bir türlü sakinleşmiyordu. Parmağı da öyle altın suyuna batmış gibi kaldı, ne kadar temizleyip ovaladıysa da o altını çıkaramadı.

Aradan çok geçmeden Meryem Ana geri döndü. Kızı yanına çağırarak ondan cennetin anahtarlarını istedi. Kız anahtar destesini verince Meryem Ana onun gözlerinin içine bakarak: „On üçüncü kapıyı açtın mı?“ diye sordu.

„Hayır“ diye cevap verdi kız. Meryem Ana elini onun kalbine koydu ve ne kadar hızlı çarptığını hissederek, onun yasak olduğu halde kapıyı açtığını anladı ve bir daha sordu: „Gerçekten açmadın mı?“

„Hayır“ diye cevap verdi kız yine. Ama Meryem Ana kızın parmağının altına boyanmış olduğunu görünce, yasağa uymadığını anlayarak üçüncü kez sordu:

„Bunu yapmadın mı?“

„Hayır“ diye cevap verdi kız üçüncü kez.

Bunun üzerine Meryem Ana, „Sözümü dinlemedin, ayrıca yalan söyledin, artık cennette kalmaya layık değilsin“ dedi.

Ve kız derin bir uykuya daldı; uyandığı zaman kendisini yeryüzünde, ıssız bir yerde buldu. Seslenmek istedi, ama sesi çıkmadı. Yerinden fırlayıp koşmak istedi, ama nereye gitse etrafı çalılıkla çevriliydi ve bunları aşamadı, içinde kapalı kaldığı bu vahada içi oyuk, yaşlı bir ağaç vardı; bunu barınak olarak kullanabilirdi. Nitekim o oyuğa girdi; gece olunca orada uyudu; rüzgâr da esse, yağmur da yağsa, hep orada barındı. Ama işte bu sıkıntılı bir yaşamdı; düşündü de, cennetteki hayatı ne kadar güzeldi! Meleklerle ne güzel oynamıştı! Derken acı acı ağlamaya başladı. Ağaç kökleri ve bulabildiği kadar yabani meyvelerle beslendi hep. Sonbahar gelince yere düşen cevizleri ve yaprakları toplayarak barınağa götürdü. Kışın cevizleri yedi; kar yağıp buz tutunca, üşümemek için ufak hayvanların yaptığı gibi yapraklara sarındı.

Çok geçmeden giysileri yırtıldı ve parça parça yere düştü.

Ne zaman güneş doğup havayı ısıtsa dışarı çıkıyordu. Uzun saçları tüm bedenini bir manto gibi örtüyordu.

Böylece yıllar geçti ve dünyanın her türlü sefaletini ve acımasızlığını yaşadı.

Ve bir gün ağaçlar yeşerirken o ülkenin kralı ava çıktı ve bir ceylanın peşine düştü.

Meryem Ana MasalGörüntü: Oskar Herrfurth (1862-1934)

Hayvan dikenli fundaların arasında saklandığı için kral atından indi, kılıcını çekerek çalılıklar arasından kendine yol açtı. Ve oradan kurtulduğunda bir ağacın altında harika güzellikte bir kızın oturduğunu gördü; kızın altın saçları ta yere kadar sarkmıştı.

Kral olduğu yerde kalakaldı; çok şaşırmıştı.

„Kimsin sen? Bu vahada işin ne?“ diye sordu.

Kız cevap vermedi, çünkü ağzını açamadı.

Kral da sessiz kaldı, kıza şaşırarak baktı, sonra yine konuştu. „Benimle saraya gelmek ister misin?“

Kız başını hafifçe öne eğdi. Kral onu kollarına alarak ata bindirdikten sonra birlikte saraya doğru yol aldılar.

Saraya vardıklarında kral ona güzel elbiseler giydirdi ve her ne istediyse ona fazlasıyla verdi.

Kız hâlâ konuşamasa da o kadar güzel ve sevimliydi ki, kral ona gönlünü kaptırdı ve çok geçmeden evlendiler.

Bir yıl kadar geçtikten sonra kraliçe bir oğlan dünyaya getirdi. O gece yatağında yalnız yatarken Meryem Ana çıkageldi.

„Bana gerçeği söyleyerek yasaklı kapıyı açtığını itiraf edecek misin? Edersen senin ağzını açarım; ama işlediğin günahı hâlâ inkâr edip ısrarla yalan söylersen, yeni doğmuş çocuğunu alır giderim“ dedi.

O an için kraliçenin cevap vermesine izin verildiyse de inadından vazgeçmedi ve „Hayır, yasaklı kapıyı açmadım“ dedi. Bunun üzerine Meryem Ana kucağındaki çocuğu çekip aldı ve gözden kayboldu.

Ertesi sabah çocuk bulunamayınca herkes dedikoduya başladı. Kraliçe bir yamyammış, kendi çocuğunu öldürüp yemişmiş!

Kraliçe tüm bunları işittiği halde ağzını açıp cevap veremedi. Kralsa karısını çok sevdiği için tüm bu söylenenlere inanmadı.

Bir yıl sonra kraliçe bir oğlan daha doğurdu.

Meryem Ana MasalGörüntü: Oskar Herrfurth (1862-1934)

O gece yine Meryem Ana çıkageldi ve „Yasaklı kapıyı açtığını itiraf edersen hem çocuğunu geri veririm, hem de dilini çözerim. Ama günah işlemeye devam edersen, yani yine yalan söylersen bu yeni doğmuş çocuğunu da alırım“ dedi.

Kraliçe yine, „Hayır, yasaklı kapıyı ben açmadım“ diye cevap verdi.

Meryem Ana bu çocuğu da alarak cennete uçtu.

Ertesi sabah bu çocuğun da kaybolduğu duyulunca herkes kraliçenin oğlunu yuttuğunu söylemeye başladı ve kraldan onu mahkemeye çıkarmasını istediler.

Ama kral karısını o kadar seviyordu ki, anlatılanlara inanmadı ve danışmanlarını bu konuda konuştukları takdirde ölüm cezasıyla cezalandıracağını söyledi.

Bir yıl sonra kraliçe güzel bir kız doğurdu. O gece Meryem Ana üçüncü kez kraliçenin karşısına dikilerek, „Benimle gel“ dedi ve onu elinden tutarak cennete götürdü; oradaki diğer iki çocuğu gösterdi. Çocuklar ona güldüler ve yerküreyle oynamaya başladılar.

Kraliçe bunu görüp sevinince Meryem Ana, „Hâlâ kalbin yumuşamadı mı? Yasaklı kapıyı açtığını itiraf edersen sana iki çocuğunu da geri veririm“ dedi.

Kraliçe üçüncü kez, „Hayır, yasaklı kapıyı açmadım ben“ diye diretti.

Meryem Ana onu yine yeryüzüne bıraktıktan sonra üçüncü çocuğu da yanına alıp gitti.

Ertesi sabah bu duyulduğunda, herkes bağrışmaya başladı. „Kraliçe bir yamyamdır! Cezalandırılması lazım!“

Bu kez kral danışmanlarını görmezlikten gelemedi. Kraliçe mahkemeye çıkarıldı. Ama hiç konuşamadığı için kendini savunamadı ve mahkûm oldu. Yakılarak ölecekti!

Meryem Ana MasalGörüntü: Oskar Herrfurth (1862-1934)

Odunlar yerleştirildi; kraliçeyi bir direğe bağladılar; alevler etrafını sarmaya başladı. İşte o anda kadının inadı geçti, kalbi pişmanlıkla doldu ve „Keşke ölmeden önce dilim çözülse de, kapıyı açtığımı söyleyebilsem“ diye aklından geçirdi. İşte o anda sesine kavuşuverdi ve şöyle haykırdı: „Evet, Meryem Ana, o kapıyı ben açtım!“

O anda yağmaya başlayan yağmur alevleri söndürdü. Kraliçenin başı üzerinde bir ışık belirdi ve Meryem Ana gökten indi. Her iki yanında birer küçük çocuk, kucağında da bir bebek vardı. Kraliçeye şefkatle yaklaştı ve „Kim işlediği günahı itiraf edip pişmanlık duyarsa, o kişi affedilir“ diyerek üç çocuğunu kraliçeye verirken dilini de çözdü ve ona ömür boyu mutluluk diledi.

Başka bir kısa peri masalı okuyun (5 dakika)

LanguagesLearn languages. Double-tap on a word.Learn languages in context with Childstories.org and Deepl.com.

Arka plan

Yorumlar

Dilbilim

Grimm Kardeşler tarafından derlenen „Meryem Ana“ masalı, ahlak ve itaat temalarını işleyen klasik bir hikayedir. Hikaye, fakir bir oduncu ailesi ve küçük kızlarının, Meryem Ana tarafından daha iyi bir hayata kavuşturulmasıyla başlar. Kız, cennette büyüdükten sonra Meryem Ana’nın yasakladığı bir kapıyı açar ve bunun sonucunda dünyaya geri gönderilir, sesini kaybeder ve çeşitli zorluklar yaşar.

Masalın özünde merak ve yasakların ihlali ile ilgili dersler yer alır. Yasak kapının açılması, merakın sonucunda başa gelen talihsizlik ile sembolize edilir. Hikaye boyunca kraliçe, doğruyu inkâr ettiği için çocuklarını kaybeder ve masumiyeti sorgulanır. Masalın doruk noktasında, kraliçenin suçunu itiraf etmesi, ona bağışlanma ve mutluluğu getirir. Meryem Ana’nın merhameti ve affı, masalın sonunda önemli bir ahlaki ders verir: Gerçekleri itiraf edip pişmanlık duymak, kişinin kurtuluşunu sağlar.

Masal, okuyucuya itaat, dürüstlük ve pişmanlık temalarının önemini vurgular, dolayısıyla ahlaki öğretiler sunar. Aynı zamanda Grimm Kardeşler’in masallarındaki doğaüstü öğeler ve dini temalar bu hikayede de belirgin bir şekilde hissedilir.

Grimm Kardeşler’in „Meryem Ana“ masalı, birçok temayı barındırarak çeşitli yorumlara açık bir hikaye sunar.
Dini ve Manevi Tema: Masal, dini bir temanın etrafında döner. Meryem Ana’nın, İsa’nın annesi olarak başkahraman olması, Kilise’nin ahlaki kurallarının ve günahın değerlendirilmesi açısından yorumlanabilir. Yasak kapıyı açmak, bilgiye ve yasak olana duyulan merakın ve bunun sonucunda manevi sınırların aşılmasının bir simgesi olabilir.

Merak ve İtaatsizlik: Ana karakterin yasaklanan kapıyı açma arzusu, insan doğasında bulunan merakın ve otoriteye karşı gelme eğiliminin bir yansımasıdır. Bu temalar, masal boyunca öne çıkar ve genç kızın itaatsizliği başına çeşitli dertler açar.

Cezalandırma ve Affedilme: İtaatsizliğin ve yalanın sonuçları ağır bir şekilde gösterilirken, pişmanlık ve gerçeği kabul etmenin önemine vurgu yapılır. Bu masalsal öğe, affedilmenin ve bağışlanmanın değerini ortaya koyar.

Toplumsal Yargılar ve Adalet: Kraliçenin, toplumun yanlış yargıları karşısında çaresiz kalması ve haksız yere suçlanması, sosyal adalet ve yanlış anlaşılmanın sonuçları üzerine düşündürür. Hikayenin sonu ise gerçeklerin ortaya çıkmasının önemine işaret eder.

Cinsiyet Rolleri: Kadın figürlerinin, karakteristik güzellikleri ve sessizlikleriyle erkek egemen bir dünyada karşılaştıkları zorluklar üzerinden okunabilir. Kraliçenin, dilini kaybetmesi ve kendini savunamaması, kadınların tarih boyunca karşılaştığı baskıların ve güçsüzlüklerin sembolü olabilir.

Psikolojik Yorum: Masal, bilinçaltı korkular, suçluluk duygusu ve içsel çatışmalar üzerinden psikolojik olarak da yorumlanabilir. Yasaklı kapıyı açma eylemi, bastırılmış arzuların ve içsel çatışmaların bir dışavurumu olarak ele alınabilir.

Bu yorumlar, masalın derinliklerinde yatan sembolik anlamları keşfetmeye yardımcı olabilir. Her okur, kendine özgü yaşam deneyimleri ve bakış açıları doğrultusunda, masalı farklı şekillerde yorumlayabilir.

„Meryem Ana“ masalının dilbilimsel analizi, masalın dilini, anlatım tarzını ve kullanılan dilbilgisi unsurlarını incelemeyi içerir.

Bu tür bir analizde aşağıdaki noktalar dikkate alınabilir

Dil Bilgisi ve Sözdizimi: Masal basit ve anlaşılır bir dil kullanmaktadır. Cümle yapıları genellikle kısa ve doğrudandır, bu da çocukların anlamasını kolaylaştırır. „Dedi“, „sordu“ gibi fiiller, diyalogların tanıtımında yaygın olarak kullanılır ve doğrudan konuşma aktarımları sıktır. Kip ve zamanların kullanımı genellikle geçmiş zaman üzerinden yapılmıştır. Bu, masal anlatımının klasik bir özelliğidir ve olayların çok daha önce gerçekleştiği izlenimi verir.

Anlatım Tarzı: Masal, üçüncü tekil şahıs anlatıcı tarafından anlatılmaktadır. Bu anlatım tarzı, anlatıcının olaylar üzerinde tam bir hakimiyete sahip olduğu ve okuyucuya/izleyiciye dış bir bakış açısı sunduğu anlamına gelir. Betimleyici dil kullanımı, okuyucunun masaldaki olayları ve ortamları hayal etmesine yardımcı olur.

Semboller ve İmgeler: Masalda dini ve mitolojik semboller yoğun olarak yer alır. Meryem Ana’nın varlığı, dinsel bir figür olarak önemli bir role sahiptir. Altın anahtar ve yasak kapı, merak ve yasakların cazibesi gibi temaları sembolize eder. Cennet tasviri, masalsı bir ideal dünya olarak sunulur ve zıtlık oluşturacak şekilde Dünya’nın zorluklarıyla karşılaştırılır.

Temalar ve Mesajlar: Masal, itaat, günah ve pişmanlık temalarına odaklanır. Yasak kapının açılması, insanın merakına yenik düşmesini ve sonucunda yaşanan bedelleri simgeler. Pişmanlık ve günahın itirafının önemine değinilir; karakter ancak günahını kabul ettiğinde kurtuluşa erer. Ahlaki mesajlar, hikayenin önemli bir parçasıdır ve okuyucuya/izleyiciye doğru ve yanlışın sonuçları üzerine düşünme fırsatı sunar.

Duygusal Ton ve Ruh Hali: Masal boyunca giderek artan bir gerilim mevcuttur; bu, yasak kapının açılması ve karakterin düşüşü ile doruğa ulaşır. Korku ve pişmanlık duyguları, karakterlerin içsel çatışmalarına katkıda bulunur ve okuyucunun duygusal katılımını arttırır. Sonunda affedilme ve mutluluğa ulaşma, hikayenin moral verici bir sonla bitmesini sağlar.

Grimm Kardeşler’in masalı, dilsel olarak sade ama derin anlamlar içeren, zengin sembollerle dolu bir anlatıdır. Hem çocuklara hem de yetişkinlere yönelik evrensel mesajlar içerir.


Bilimsel analiz için bilgiler

Gösterge
Değer
NumaraKHM 3
Aarne-Thompson-Uther EndeksiATU Typ 710
ÇevirilerDE, EN, EL, DA, ES, FR, PT, FI, HU, IT, JA, NL, KO, PL, RU, TR, VI, ZH
Björnsson tarafından okunabilirlik indeksi44.7
Flesch-Reading-Ease Endeksi0
Flesch–Kincaid Grade-Level12
Gunning Fog Endeksi19
Coleman–Liau Endeksi12
SMOG Endeksi12
Otomatik Okunabilirlik Endeksi10.5
Karakter Sayısı8.168
Harf Sayısı6.686
Cümle Sayısı112
Kelime Sayısı1.182
Cümle Başına Ortalama Kelime10,55
6'dan fazla harf içeren kelimeler404
Uzun kelimelerin yüzdesi34.2%
Toplam Heceler2.866
Kelime Başına Ortalama Heceler2,42
Üç Heceli Kelimeler524
Üç Heceli Yüzde Kelimeler44.3%
Sorular, yorumlar veya deneyim raporları?

Gizlilik Politikasını.

En iyi Masalları

Telif hakkı © 2025 -   Hakkımızda | Veri koruması |Her hakkı saklıdır Tarafından desteklenmektedir childstories.org

Keine Internetverbindung


Sie sind nicht mit dem Internet verbunden. Bitte überprüfen Sie Ihre Netzwerkverbindung.


Versuchen Sie Folgendes:


  • 1. Prüfen Sie Ihr Netzwerkkabel, ihren Router oder Ihr Smartphone

  • 2. Aktivieren Sie ihre Mobile Daten -oder WLAN-Verbindung erneut

  • 3. Prüfen Sie das Signal an Ihrem Standort

  • 4. Führen Sie eine Netzwerkdiagnose durch