Çocuklar için okuma zamanı: 9 dk
Bir adamın bir eşeği vardı; bu hayvan yıllarca değirmene un çuvalı taşıya taşıya yoruldu; gücünü kaybetti ve işe yaramaz hale geldi. O zaman sahibi onun yemini kesti; eşek bunun hiç de hayra alamet olmadığını anlayınca oradan kaçarak Bremen’in yolunu tuttu. Bir süre böyle gittikten sonra karşısına bir av köpeği çıktı; o da yorulmuştu ve nefes nefeseydi. „Ne böyle soluyorsun arkadaş?“ diye sordu eşek.
„Ah, sorma“ dedi köpek. „Çünkü yaşlandım; günden güne kuvvetten düşüyorum; artık ava çıkamıyorum. Efendim beni öldürmeye kalkınca kirişi kırdım. Ama ekmeğimi nasıl kazanacağımı bilmiyorum.“
„Bak ne diyeceğim, ben Bremen’e gidiyorum. Orada şehir bandosuna katılacağım; sen de gel, belki seni de alırlar. Ben lavta çalacağım, sen de davul çalarsın“ dedi eşek.

Bu öneri köpeğin hoşuna gitti. Birlikte yola çıktılar.
Aradan çok geçmedi, karşılarına bir kedi çıktı. Yüzünden düşen bin parçaydı. Eşek, „Senin neyin var moruk?“ diye sordu.
„Ölüm kalım söz konusu olunca insanın gülesi mi gelir?“ diye cevap verdi kedi. „Artık dişlerim döküldü; canım fare yakalamaktansa ocak başında kıvrılıp yatmak istiyor. Baktım ki evin hanımı beni suda boğacak, hemen kaçtım oradan. Hepsi iyi de, şimdi nereye gitsem?“
„Bizimle Bremen’e gel; gece müziğinden anlarsın sen, bandoya katılabilirsin“ dedi eşek. Kedi bu teklifi beğenerek onlara katıldı.
Böylece üç kafadar bir çiftliğe geldiler. Avluda bir horoz durmadan ötüyordu.

„Dünyayı ayağa kaldıracaksın! Neyin var senin?“ diye sordu eşek.
„Havanın iyi olacağını haber veriyorum. Eşim, hanımımın gömleklerini yıkayıp kurutmaya astı. Yarın misafir gelecek; hanımım çorba yapıp onlara ikram edecekmiş. Onun için bu akşam hiç acımadan benim kafamı kesecekmiş; aşçı kadın söyledi. Bu yüzden avazım çıktığı kadar bağırıyorum işte“ dedi horoz.
„Aman horoz kardeş, bizimle gel, daha iyi. Biz Bremen’e gidiyoruz; burada kalıp cavlamaktan daha iyi. Senin sesin güzel; biz çalarız sen söylersin“ dedi eşek.
Bu teklif horozun hoşuna gitti ve hep birlikte yola çıktılar.
Bremen’e bir günde varamadıkları için geceyi geçirmek üzere bir ormana daldılar. Eşekle köpek kocaman bir ağacın altında durdular; kediyle horoz dala tırmandı; horoz kendisi için en emin yer olarak ağacın tam tepesine tünedi. Uyumadan önce etrafına bakındı; ta uzakta ufacık bir ışık gördü.
Yoldaşlarına seslenerek bunun pek uzakta denemeyecek bir ev olabileceğini, çünkü oradan ışık geldiğini söyledi.
Eşek, „Öyleyse hemen oraya gidelim, çünkü burdaki barınağımız kötü“ dedi.
Köpek birkaç kemikle birazcık etin hiç de fena olmayacağını savundu. Bunun üzerine ışığın geldiği yere doğru yürüdüler. Işık gitgide büyüdü ve derken karşılarına apaydınlık bir haydut yatağı çıktı. Eşek hepsinden büyük olduğu için evin penceresine yaklaşarak içeri baktı.

Horoz, „Ne görüyorsun aslanım?“ diye sordu.
„Ne mi görüyorum?“ diye cevap verdi eşek. „Her türlü yiyecek ve içeceğin bulunduğu bir sofra; haydutlar orada oturmuş keyif çatıyor.“
„Tam bize göre“ dedi horoz. „Ahh, keşke orada biz olsak!“
Sonra hepsi kafa kafaya vererek haydutları nasıl kaçırtacaklarını düşünmeye başladı. Sonunda bir çözüm buldular. Eşek ön ayaklarını pencerenin pervazına dayadı, köpek onun sırtına bindi; kedi de köpeğin sırtına… horoz da uçarak kedinin başına tünedi. Bunu yapar yapmaz hepsi bir ağızdan başladı şarkı söylemeye: eşek anırdı, köpek havladı, kedi miyavladı, horoz da durmadan öttü! Derken hepsi birlikte pencereden odanın içine düşüverdi; cam kırıldı, paramparça oldu.

Haydutlar çığlık atarak yerlerinden sıçradı; hortlak geldiğini sanarak korkuyla ormana koşuştular. Bizim dört kafadar da sofra başına geçip ne varsa, dört hafta acıkmayacak şekilde yiyip içti.
Yemek bittikten sonra ışığı söndürdüler; her biri kendine uygun yatacak rahat bir yer aradı. Eşek gübrenin üzerine, köpek kapı arkasına, kedi ocak başındaki küllere yerleşti; horoz da kendisine bir tünek buldu. Uzun yoldan geldikleri için yorgundular. Bu yüzden hemen uyudular.
Vakit geceyarısını geçti; haydutlar evde bir ışık göremeyince her şeyin sakin olduğunu sandı.
Reisleri, „Aslında korkup kaçmamalıydık“ dedi. Ve birinin gidip eve bakmasını emretti.
Gönderilen adam her yeri sessiz buldu; ışık yakmak üzere mutfağa daldı. Kedinin parlayan gözlerini kömür ateşi sanarak yakmaya kalkıştı. Ne var ki, kedinin hiç şakası yoktu; adamın üzerine sıçrayarak başladı yüzünü gözünü tırmalamaya. Adam bir dehşet çığlığı atarak arka kapıya koştu; ancak bu kez orada çöreklenmiş olan köpek onun bacağını ısırdı. Adam avluya çıkıp da gübrelerin üstünden atlarken eşekten hatırı sayılır bir çifte yedi. Gürültüden uyanan horoz da cesaretlenerek ö-öröö-ööö diye ötmeye başladı.
Haydut tabanları yağlayarak reisinin yanına vardı: „Aman Tanrım, içeride bir büyücü cadı var.

Upuzun parmaklarıyla yüzümü tırmaladı; kapının arkasına saklanmış bir adam elindeki bıçağı bacağıma soktu; avluda da siyah bir canavar vardı, elindeki lobutla beni öldüresiye dövdü; damdaki yargıç da ‚Getirin şu serseriyi buraya‘ diye bağırıp duruyordu. Hemen kaçtım oradan“ dedi.

O günden sonra haydutlar o eve bir daha ayak atmadı; bizim Bremen mızıkacıları da öyle keyiflendi ki, hep orada kaldılar. Bunu son anlatanın dilinde tüy bitmiş olmalı.

Arka plan
Yorumlar
Dilbilim
„Bremen Mızıkacıları,“ Grimm Kardeşler’in ünlü hikayelerinden biridir ve bir dizi hayvanın maceralarını anlatır. Hikaye, yaşlandıkları veya işe yaramaz hale geldikleri için eski sahipleri tarafından artık istenmeyen dört hayvanın – bir eşek, bir köpek, bir kedi ve bir horoz – Bremen’e giderek bir müzik grubu kurmayı hedeflemeleriyle başlar. Yolda birbirleriyle karşılaştıkça arkadaş olurlar ve Bremen’e gidene kadar çeşitli maceralar yaşarlar.
Yolda, haydutların yaşadığı bir eve rastlarlar ve zeki bir planla onları korkutup kaçırarak evi ele geçirirler. Dört hayvan, bu evde mutlu ve huzurlu bir yaşam sürmeye karar verir. Hikaye, hayvanların dayanışma içinde birlikte çalışarak zorlukları aşabileceğine ve dostluk kurarak yeni bir yaşam inşa edebileceğine dair güzel bir mesaj taşır.
Masal, farklı hayvanların birbirleriyle işbirliği yaptığı ve birlikte bir çözüm bulduğu eğlenceli ve öğretici bir hikayedir. „Bremen Mızıkacıları,“ farklılıklarıyla birleşen bir grubun nasıl başarılı olabileceği hakkında eğitici ve çok sevilen bir klasik masaldır.
„Bremen Mızıkacıları“ masalı, Grimm Kardeşler tarafından derlenen ve genellikle çalışamayacak durumda olan hayvanların umudu ve dayanışmayı simgelediği bir halk hikayesidir. Masalın bu geleneksel versiyonunda, artık görevlerini yerine getiremeyen dört hayvan, Bremen’e giderek orada yeni bir yaşam kurmak umuduyla yola çıkarlar ve kendi çabalarıyla haydutları alt ederler. Bu masal, birçok anlam katmanı taşır ve farklı yorumlara açıktır. İşte „Bremen Mızıkacıları“ masalının bazı alternatif yorumları:
Dayanışma ve Birliktelik: Masalın en belirgin temalarından biri dayanışmanın gücüdür. Farklı hayvanların bir araya gelerek daha büyük bir tehdit karşısında nasıl başarılı oldukları anlatılır. Her biri kendi başına zayıf olan bu hayvanlar, birlikte çalışarak haydutları alt ederler.
Değersizleştirilmişlerin Yolculuğu: Eşeğin değerini yitirdiği için yola çıkması, yaşlanan ya da eskiyen bireylerin toplum tarafından nasıl dışlanabileceğine dair bir eleştiri olarak yorumlanabilir. Ancak bu karakterler, kendi yollarını bulmak için mücadele ederler ve başarılı olurlar.
İkinci Şans Arayışı: Hayvanlar Bremen’e ulaşamasa da, yeni bir başlangıç yapma ümidiyle yola çıkmaları önemli bir temadır. Bu yeni başlangıç, mücadele ruhunu ve ikinci şansın değerini yüceltir.
Doğa ve Hayvan Hakları: Hayvanların insan sahipleri tarafından kötü muameleye maruz kalmaları, modern yorumlarda hayvan hakları ve doğanın saygı görmesi gerektiğine dair bir mesaj olarak da değerlendirilebilir.
Kendi Kaderini Belirleme: Hayvanlar, kişinin kendi kaderini tayin etme kararlılığı ve başkalarının kararlarıyla sınırlı kalmama isteği ile ilgili bir alegori sunmaktadır.
Hedefe Giden Yolda Anın Değeri: Bremen’e ulaşma yolunda başlarından geçenler, asıl hedefe ulaşılamasa dahi yolun kendisinin ve yolda yaşanan maceraların önemli olduğunu vurgular.
Bu yorumlar, masalın aslında oldukça zengin bir anlam dünyasına sahip olduğunu ve farklı bağlamlarda farklı mesajlar verebileceğini gösteriyor. Çocuklar için eğlenceli bir hikaye olmanın ötesinde, yetişkinler için de derinlemesine analiz edilebilecek dersler barındırmaktadır.
„Bremen Mızıkacıları“ masalı, Grimm Kardeşler tarafından derlenmiş ve halk masallarına özgü temalar içeren bir metindir. Bu metni dilbilimsel açıdan analiz etmek, çeşitli dilbilimsel unsurlara odaklanarak metnin yapısını, anlamını ve dil özelliklerini incelemek anlamına gelir.
Anlam ve İçerik (Semantik): Masal, yaşlanıp işlevini yitirdiği için terk edilen hayvanların, Bremen’de müzisyen olma hayalleriyle yola çıkmasını anlatır. Anlam açısından, yaşlılık, kullanılmaz hale gelme ve dayanışma gibi temaları işler. İronik ve mizahi bir dille, hayvanlar insan özellikleri sergiler ve çeşitli meslekleri temsil eder.
Yapı ve Biçem (Sözdizim): Masal genellikle basit ve anlaşılır cümle yapıları kullanır. Bu durum, masalın çocuklar için anlaşılır ve akıcı olmasına katkıda bulunur. Diyaloglar aracılığıyla karakterlerin kişilikleri ve duyguları aktarılır.
Karakterizasyon ve Anlatıcı: Anlatıcı, üçüncü tekil şahıs bakış açısıyla olayları aktarır ve masalın geniş kitlelere hitap etmesini sağlar. Her hayvan, kendine özgü bir ses ve karakter taşıyarak çeşitlilik ve dinamizm sağlar.
Dil ve Üslup: Masalda halk diline özgü basit, doğrudan ve etkili bir dil kullanılır. Diyaloglarda günlük konuşma diline özgü ifadeler görülür, bu da metni daha samimi kılar. Hayvanların insan özellikleri gösterdiği antropomorfizm kullanılır, bu da masalı eğlenceli kılar.
Pragmatik Unsurlar: Karakterlerin karşılıklı konuşmaları, sosyal ve pratik etkileşimlerin örneklerini sunar. Örneğin, işlevini yitiren hayvanların dayanışma içinde hayatta kalma çabaları pragmatik açıdan değerlidir. Masal, hem yetişkin hem de çocuk okuyucular için farklı seviyelerde anlam taşır, bu da metnin çok katmanlı olmasını sağlar.
Sözcük Seçimi ve Metaforlar: Masalda kullanılan dil, resmettiği dünya ile uyumludur. Örneğin, hayvanların sesleri ve davranışları, gerçek hayattaki karşılıklarıyla bağlantılıdır. „Bremen mızıkacıları“ ifadesi, bir araya gelen farklı unsurların ortak bir hedefe yönelik birlikte hareket etmesini anlatan bir metafordur.
Ses Bilgisi (Fonetik/Fonoloji): Hayvanların çıkardığı seslerin tasviri (anırma, miyavlama, vb. ) ses bilgisinin bir parçasıdır ve masalın vokal zenginliğine katkıda bulunur. Dilin müzikal yapısı, masala olan ilgiyi artırabilir.
Bu analiz, „Bremen Mızıkacıları“ masalının dil ve anlatım özelliklerini daha yakından anlamak ve bu unsurların, hikayenin temasına ve etkisine nasıl katkıda bulunduğunu göstermek amacıyla yapılmıştır.
Bilimsel analiz için bilgiler
Gösterge | Değer |
---|---|
Numara | KHM 27 |
Aarne-Thompson-Uther Endeksi | ATU Typ 130 |
Çeviriler | DE, EN, EL, DA, ES, FR, PT, FI, HU, IT, JA, NL, KO, PL, RO, RU, TR, VI, ZH |
Björnsson tarafından okunabilirlik indeksi | 42.4 |
Flesch-Reading-Ease Endeksi | 0 |
Flesch–Kincaid Grade-Level | 12 |
Gunning Fog Endeksi | 19 |
Coleman–Liau Endeksi | 12 |
SMOG Endeksi | 12 |
Otomatik Okunabilirlik Endeksi | 10.1 |
Karakter Sayısı | 5.183 |
Harf Sayısı | 4.227 |
Cümle Sayısı | 81 |
Kelime Sayısı | 739 |
Cümle Başına Ortalama Kelime | 9,12 |
6'dan fazla harf içeren kelimeler | 246 |
Uzun kelimelerin yüzdesi | 33.3% |
Toplam Heceler | 1.789 |
Kelime Başına Ortalama Heceler | 2,42 |
Üç Heceli Kelimeler | 318 |
Üç Heceli Yüzde Kelimeler | 43% |