Childstories.org
  • 1
  • Çocuk
    peri masalı
  • 2
  • Okuma zamanına
    göre sıralandı
  • 3
  • Okumak için
    mükemmel
Usta Avcı
Grimm Märchen

Usta Avcı - Masal Grimm Kardeşler

Çocuklar için okuma zamanı: 14 dk

Bir zamanlar genç bir oğlan vardı, meslek olarak çilingirlik öğrenmişti. Bir gün babasına artık dünyayı dolaşmak istediğini söyledi. Babası, „Buna sevindim, iyi fikir!“ dedi. Bu seyahat için ona para da verdi. Oğlan yola çıkarak kendine iş aradı. Çilingir olarak hiçbir yerde dikiş tutturamayınca avcılığa merak sardı. Derken günün birinde yeşil elbiseli bir avcıyla karşılaştı; adam ona nereden gelip nereye gittiğini sordu. Oğlan çilingir olduğunu, ama artık mesleğinden hoşlanmadığını, avcılığı öğrenmek istediğini söyleyerek kendisini yanına alıp alamayacağını sordu. „Benimle gelmek istersen olur!“ dedi avcı. Oğlan onunla gitti, yıllarca yanında çalışarak avcılığı öğrendi. Avcı ona ödül olarak bir av tüfeği verdi; öyle özel bir tüfekti ki bu, insan onunla her attığını vuruyordu. Ve oğlan vedalaştıktan sonra oradan ayrıldı. Oğlan koskoca bir ormana geldi, öyle ki bir günde öbür ucuna varamadı. Akşam olunca vahşi hayvanlardan korunmak için bir ağaca çıktı. Gece yarısına doğru ta uzakta sanki ufak bir ışık gördü. Ağaç dalları arasında ışığın geldiği yönü saptadı. Sonra başındaki şapkayı o yöne doğru fırlattı. Böylece ağaçtan indikten sonra gideceği yolu belirledi. Sonra ağaçtan inerek dosdoğru yürüyüp şapkasını buldu ve başına geçirdi. Yürüdükçe ışık büyüdü ve iyice yaklaştığında koskocaman bir ateş yakıldığını gördü. Bu ateşin başında üç tane dev şişe geçirilmiş bir öküz kızartıyordu. Bir tanesi, „Şunun tadına bakayım, iyi kızarmış mı?“ diyerek bir parça et kesip ağzına yaklaştırdı. Ama aynı anda avcı devin elindeki eti vurup yere düşürdü. Dev, „Rüzgâr savurdu“ diye homurdanarak bir parça daha aldı. Tam ağzına atacağı sırada avcı onu da vurup yere düşürdü. Bu kez dev, yanında oturana bir tokat atarak, „Ne diye benim etimi alıyorsun?“ diye öfkeyle söylendi. „Ben almadım, keskin bir nişancı ateş etti herhalde“ diye cevap verdi. Dev üçüncü parçayı ağzına atacakken olmadı, o da yere düştü, çünkü avcı yine ateş etmişti. Bu kez devler, „Bu adam müthiş bir nişancı, işimize yarayabilir“ dediler ve „Nişancı, gel ateş başına, yemek ye! Sana bir şey yapmayacağız!“ diye seslendiler. Oğlan yanaşarak kendisinin usta bir avcı olduğunu ve her attığını vurduğunu anlattı. Devler kendileriyle gelirse rahat edeceğini söylediler. Ormanın dışında büyük bir nehir varmış, nehrin başında da bir kule; o kulede bir prenses kalıyormuş. Niyetleri onu kaçırmakmış! „Olur!“ dedi oğlan. „Onu kaçırıldı bilin!“

Devler devam etti: „Ama bu iş o kadar kolay değil! Avluda bir köpek var, kim yanına yaklaşırsa havlamaya başlıyor. Kuledeki muhafızlar da hemen uyanıyor. Bu yüzden biz yaklaşamıyoruz. Sen o köpeği vurabilir misin?“

„Bu iş benim için çocuk oyuncağı!“ dedi oğlan. Bir kayığa binerek kuleye yaklaştı. Karaya ayak basar basmaz köpek ona doğru koşmaya başladı; tam havlayacakken oğlan tüfeğini omuzladığı gibi ateş etti ve hayvanı öldürdü. Devler bunu görünce sevindi, artık prensesi ele geçirdik diyorlardı. Ama avcı oğlan önce bu işi nasıl yapabileceğini görmek için devlere dışarıda beklemelerini, kendilerini daha sonra çağıracağını söyledi. Sonra kuleye girdi. Her taraf sessizdi, herkes mışıl mışıl uyuyordu. Birinci odaya girdiğinde duvarda asılı bir pala gördü; saf gümüşten yapılmıştı ve üzerinde altın harflerle kralın ismi yazılıydı. Palanın önündeki masada mühürlü bir mektup vardı; açıp okudu. Kim bu palayı alırsa karşısına her çıkanı öldürebilirdi! Palayı duvardan alarak kuşandı ve sonra içinde prensesin uyumakta olduğu ikinci odaya girdi. Kız o kadar güzeldi ki, oğlan durup ona baktı ve sanki nefesi kesildi. Kendi kendine „Bu güzel kızı nasıl devlere veririm ben! Zaten niyetleri kötü!“ diye söylendi. Etrafına bakındı, yatağın altında bir çift terlik vardı. Sağ terlikte bir yıldızla kızın babasının adı, soldakinde yine bir yıldızla kızın adı yazılıydı. Kızın boynunda altın sırmalı büyük bir ipek atkı vardı; bu atkının sağ tarafına babasının adı, sol tarafına da kendi adı altın harflerle işlenmişti. Avcı eline bir makas alarak atkının sağ yanını keserek zembiline attı, kralın isminin yazılı olduğu sağ terliği de! Kız hâlâ uyuyordu, ama üzerinde gecelik vardı. Oğlan bu gecelikten bir parça keserek zembiline attı; tüm bunları genç kıza hiç elini dokundurmadan yaptı. Sonra oradan ayrıldı ve kızı hiç rahatsız etmeden uyumaya bıraktı. Dış kapıya vardığında devler onu beklemekteydi. Oğlanın kızı beraberinde getirdiğini sandılar, ama o içeri girmeleri için seslendi. Kızı kaçırdığını, ama kapıyı açamadığını anlattı. Onlara şuradaki delikten geçip içeri girmelerini söyledi. Birinci dev o delikten kafasını uzatınca oğlan elini onun saçlarına dolayarak başını içeri çekti ve palasıyla bir vuruşta kafasını uçurdu. Sonra ikinci deve seslendi, onun da aynı şekilde kafasını kesti. Sonra da üçüncüyü hakladı. Kızı düşmanlarından kurtardığı için çok seviniyordu. Üç devin de dillerini keserek zembiline attı. „Gidip babama anlatayım neler yaptığımı, ondan sonra da şansımı yine denemek için yola çıkarım!“ diye aklından geçirdi. Kuledeki kral uyanıp ölmüş devleri görünce kızının yatak odasına koşarak onları kimin öldürdüğünü sordu. „Ne bileyim babacığım, ben uyuyordum!“ diye cevap verdi kız. Sonra yataktan kalkıp terliklerini arayınca sağdakinin eksikliğini, boyun atkısına baktığında sağ yanının kesildiğini ve geceliğini gözden geçirdiğinde bir kısmının parçalanmış olduğunu gördü. Kral bütün saray halkını ve muhafızlarını topladı ve kızını kimin kurtardığını sordu. Derken tek gözlü ve çirkin bir yüzbaşı bunu kendisinin yaptığını söyledi. Kral o zaman adama kızıyla evlenebileceğini söyledi. Ama kızı „Babacığım, onunla evlenmektense dünyanın öbür ucuna giderim; ta ki dermanım kalmayıncaya kadar!“ dedi. Kral ona yüzbaşıyla evlenmeyecekse tüm giysilerini bırakıp köylü elbisesi giymesini ve sarayı terk etmesini söyledi. Sonra da bir çömlekçinin yanına gidip çanak çömlek satmasını emretti. Kız giysilerini çıkararak köylü kıyafetine büründü ve bir çömlekçinin yanına girerek orada çalışmaya başladı. Adama da gün boyu kazandığı parayı ona vereceğine dair söz verdi. Kral bir köşeye çekilip mallarını orada sergileyerek satmasını emretti. Sonra da çanak çömleğin üzerinden geçerek hepsini paramparça edecek bir sürü araba gönderdi. Kız mallarını serer sermez arabalar hepsinin üzerinden geçerek onları paramparça etti. Kız „Ah Tanrım, ben bunları şimdi nasıl ödeyeceğim?“ diye ağlamaya başladı. Ama kör yüzbaşıyla evlenmek yerine çanakçının yanına gidip ondan borç çanak çömlek istedi. Adam reddetti ve daha önceki borçlarını ödemesini istedi. Bunun üzerine kız, babasının yanına vararak bağırıp çağırdı ve alıp başını gideceğini söyledi. Kral, „Senin için ormanda ufak bir ev yaptıracağım. Hep orada oturacaksın ve her gün pişirdiğin yemekleri insanlara dağıtacaksın, ama karşılığında para almayacaksın!“ dedi. Ev bittiğinde kapısındaki tabelada şöyle yazılıydı: „Bugün bedava, yarın parayla.“

Bu, avcının da kulağına geldi. Kendi kendine, „Bu tam bana göre; fakirim, param da yok!“ diye söylendi. Tüfeğini ve içinde vaktiyle saraydan aldığı şeylerin bulunduğu zembilini sırtlayarak ormana gitti. Uç devin kafasını uçuran palayı da kuşanmıştı. „Bugün bedava, yarın parayla“ levhasının asılı olduğu ufak evi buldu. Böylece ufak eve girerek biraz yemek istedi. Güzel kızı görünce de bayağı sevindi, çünkü kız gerçekten çok güzeldi. Oğlana nereden geldiğini ve nereye gideceğini sordu. Oğlan, „Dünyayı dolaşıyorum işte!“ diye cevap verdi. Kız ona palayı nerden bulduğunu sordu, çünkü üzerinde babasının adı yazılıydı. Oğlan da ona „Yoksa sen kralın kızı mısın?“ dedi. „Evet“ diye cevap verdi kız. Oğlan „Bu palayla üç devin kafasını uçurdum“ diyerek kanıt olarak zembilinden çıkardığı zilleri, sonra terliği, boyun atkısını ve geceliğin bir parçasını gösterdi. Kız çok sevindi ve kendisini kurtaranın o olduğunu anladı. Birlikte kralın yanına vardılar, onu alarak yatak odasına geçtiler. Kız babasına kendisini devlerden kurtaranın bu delikanlı olduğunu söyledi. Kral kanıtları da görünce artık tereddüt etmedi, ama her şeyin nasıl olup bittiğini de bilmek istedi. Sonra da oğlanı damat olarak kabullendi. Onu yabancı bir soylu kıyafetine soktular. Kral mükemmel bir ziyafet verdi. Sofrada prensesin solunda kör yüzbaşı, sağında da avcı oğlan yer aldı. Yüzbaşı onun yabancı bir misafir olduğunu düşündü. Neyse, yenildi içildi. Derken kral, yüzbaşıya dönerek bir bilmece sordu: „Biri çıkıp da üç tane dev öldürdüğünü söylese, ona devlerin dillerinin nerede olduğu sorulsa, o da devlere baktıktan sonra onların dilsiz olduğunu iddia etse siz ne dersiniz?“

Yüzbaşı cevap verdi: „Herhalde dilleri yoktu derim.“

„Olmaz öyle şey. Her hayvanın dili olur“ dedi kral ve yine sordu: „Aksini iddia edene ne yapardınız?“

„Vücudunu kesip dörde bölerdim“ dedi yüzbaşı. Ve böylelikle kendi cezasını kendi buldu. Prenses avcıyla evlendi. Oğlan daha sonra anne ve babasını da yanına aldı. Hep birlikte mutlu yaşadılar. Kralın ölümünden sonra da krallık onlara kaldı.

Başka bir kısa peri masalı okuyun (5 dakika)

LanguagesLearn languages. Double-tap on a word.Learn languages in context with Childstories.org and Deepl.com.

Arka plan

Yorumlar

Dilbilim

Bu hikaye, Grimm Kardeşler’in masallarından biri olan „Usta Avcı“dan alınmıştır. Hikaye, mesleğinden memnun olmayan bir çilingirin avcılığa merak salıp yeteneklerini keşfetmesini ve maceraya atılmasını konu alır. Hikaye, genç avcının, kraliyet mensubu olan güzel bir prensesi kötü niyetli devlerden kurtarmasını ve bu süreçte kazandığı zaferle onurlandırılmasını anlatır.

Masal, cesaret, kurnazlık ve sadakatin önemine vurgu yapar. Ana karakter, etik ve ahlaki değerlerini koruyarak sadece kendini değil başkalarını da kurtarır.

Hikaye, tipik bir peri masalı yapısına sahip olup, belirgin bir şekilde iyi ve kötü karakterler arasında bir çatışma, ardından iyi karakterin ödüllendirildiği bir son taşır. Masal içerisinde, cesaretin ve doğru olanı yapmanın getirdiği başarılar üzerinde durulmakta ve okuyucuya, bu değerlerin önemini hatırlatmaktadır. Aynı zamanda zekanın ve plan yapmanın da önemini vurgular. Grimm Kardeşler’in masalları genellikle bu tür temaları işler ve dinleyicilerine ders vermeyi amaçlar.

„Usta Avcı“ masalı, Grimm Kardeşler’in derlediği birçok masal gibi, kahramanın zekası ve cesareti sayesinde tehlikeli durumların üstesinden geldiği bir hikaye. Bu masal, farklı temalar ve motifler içerir ve birçok farklı şekilde yorumlanabilir.
Kahramanın Yolculuğu: Masal, kahramanın kişisel gelişimini ve olgunlaşmasını anlatır. Başlangıçta çilingirlik yapan genç oğlan, kendi yeteneklerini keşfeder ve nihayetinde bir kahramana dönüşür. Bu, insanların kendi potansiyellerini keşfetmeleri gerektiği mesajını verebilir.

Zekanın ve Cesaretin Zaferi: Oğlanın karşılaştığı devler, fiziksel güç ile değil, zeka ve cesaret ile alt edilir. Bu, zekanın ve stratejik düşünmenin önemini vurgulayan bir tema olarak yorumlanabilir.

Hikmet ve Adalet: Masal, oğlanın devlere karşı başarılı bir şekilde zafer kazanarak prensesi kurtarması, dolayısıyla adaletin yerini bulması temasını işler. Yüzbaşının cezasını kendi ağzıyla belirlemesi ise ilahi adaletin bir yansıması olarak görülebilir.

Toplumsal Sınıf ve Yükselme: Oğlanın bir çilingirden krallığa giden yolculuğu, toplumsal sınıflar içinde yükselmenin mümkün olduğu fikrini temsil eder. Bu, okuyuculara ve dinleyicilere sosyal hareketlilik ve kişisel başarı ideallerini hatırlatır.

Prensesin Dönüşümü: Prenses, başlangıçta pasif bir rol oynasa da, hikaye ilerledikçe kendi kaderini tayin etmek için daha aktif bir rol alır. Bu, o dönemdeki cinsiyet rollerinin eleştirisi veya değişkenliği olarak yorumlanabilir.

Sympathetic Villains (Empatik Kötü Karakterler): Devlerin başlangıçtaki kötü niyetlerine rağmen, oğlanla işbirliği yapmayı teklif etmeleri, kötü karakterlere daha empatik bir bakış açısı geliştirmemize olanak sağlar. Bu, insanların her zaman siyah veya beyaz olarak sınıflandırılamayacağını gösterir.

Bu masal, hayal gücü ve yaratıcılığın öneminden, kişisel gelişim ve adaletin zaferine kadar pek çok mesaj içerebilir. Her okuyucu veya dinleyici, hikayeye kendi inanç ve değerleri doğrultusunda farklı bir anlam atfedebilir.

Grimm Kardeşler’in „Usta Avcı“ masalının dilbilimsel analizi, metnin yapısal, dilsel ve anlatımsal özelliklerini incelemek amacıyla yapılabilir. İşte bu masaldan yola çıkarak bazı dilbilimsel analiz örnekleri ve çıkarımlar:

1.
Dil ve Üslup

Basit ve Açık Anlatım: Masal, geniş bir kitleye hitap edebilmek için sade ve anlaşılır bir dil kullanır. Çocuklar için eğitici ve eğlenceli bir hikaye anlatımı amaçlanmıştır.
Sözlü Gelenek İzleri: Hikaye sözlü geleneğe uygun olarak ağızdan ağıza anlatılabilecek şekilde yapılandırılmıştır. Bu, tekrarların ve belirli ifadelere vurgu yapılmasının sebeplerinden biridir.

2.
Kelimeler ve Cümleler

Basit Cümleler: Cümle yapıları genel olarak kısa ve basittir. Karmaşık cümle yapılarına pek rastlanmaz, bu da masalın anlaşılabilirliğini artırır.
Alegoriler ve Metaforlar: Masalda sıkça alegorik unsurlara rastlanabilir; örneğin, devlerle karşılaşma ve onları yenme, zorluklarla başa çıkmayı simgeler.

3.
Anlatım Teknikleri

Diyalog Kullanımı: Diyaloglar, karakterleri tanıtma ve hikayeyi ilerletme işlevi görür. Karakterlerin niyetlerini, kişiliklerini ve masalın mesajını açığa vurur.
Betimleme: Masal, olayların geçtiği yerleri ve karakterleri betimleyen ifadelere sahiptir. Bu betimlemeler, dinleyici veya okumakta olan kişilerin hikayeyi daha iyi canlandırmasına yardımcı olur.

Anlatısal Unsurlar

1.
Karakterler

Arketip Karakterler: Hikayedeki avcı, tipik bir kahraman arketipidir. Cesur, becerikli ve ahlaki önceliklere sahiptir. Diğer karakterler de (örneğin devler, prenses) masal geleneğindeki klasik rollerine uygun şekilde temsil edilmiştir.

2.
Tema ve Mesaj

İyilik ve Kötülük: Masal, klasik iyi-kötü çatışmasını işler. Avcının devlerle mücadelesi bu çatışmanın ana unsurudur.
Adalet ve Yetenek: Hikaye, adaletin sağlanması ve yeteneğin önemi üzerine mesajlar içerir. Avcının başarıları yeteneklerine dayalıdır ve masal boyunca adalet arayışı vurgulanır.

Dilbilgisel Unsurlar

1.
Zaman Kullanımı

Geniş Zaman ve Geçmiş Zaman: Masal genelde geniş zaman kipinde anlatılır; ancak belirli olaylar geçmiş zaman kullanılarak belirtilmiştir. Bu, anlatının evrenselliğini ve zamansızlığını sağlar.

2.
Söz Dizimi

Doğal Sözdizimi: Kelimelerin ve cümlelerin dizilişi doğal ve okuyucu/dinleyici için izlenebilir şekildedir. Karmaşık yapıların bulunmaması, masalı herkesin takip edebilmesini amaçlar.

Bu tür masallar, geçmiş kültürel değerlerin aktarımı, eğlence ve ders verme işlevleri taşır. „Usta Avcı“ masalı da kahramanlık, adalet ve dürüstlük gibi evrensel temaları işlerken dilin eğitici bir araç olarak kullanımına güzel bir örnek teşkil eder.


Bilimsel analiz için bilgiler

Gösterge
Değer
NumaraKHM 111
Aarne-Thompson-Uther EndeksiATU Typ 304
ÇevirilerDE, EN, DA, ES, PT, IT, JA, NL, PL, RU, TR, VI, ZH
Björnsson tarafından okunabilirlik indeksi46.1
Flesch-Reading-Ease Endeksi0
Flesch–Kincaid Grade-Level12
Gunning Fog Endeksi19
Coleman–Liau Endeksi12
SMOG Endeksi12
Otomatik Okunabilirlik Endeksi10.3
Karakter Sayısı8.902
Harf Sayısı7.345
Cümle Sayısı142
Kelime Sayısı1.271
Cümle Başına Ortalama Kelime8,95
6'dan fazla harf içeren kelimeler472
Uzun kelimelerin yüzdesi37.1%
Toplam Heceler3.136
Kelime Başına Ortalama Heceler2,47
Üç Heceli Kelimeler570
Üç Heceli Yüzde Kelimeler44.8%
Sorular, yorumlar veya deneyim raporları?

Gizlilik Politikasını.

En iyi Masalları

Telif hakkı © 2025 -   Hakkımızda | Veri koruması |Her hakkı saklıdır Tarafından desteklenmektedir childstories.org

Keine Internetverbindung


Sie sind nicht mit dem Internet verbunden. Bitte überprüfen Sie Ihre Netzwerkverbindung.


Versuchen Sie Folgendes:


  • 1. Prüfen Sie Ihr Netzwerkkabel, ihren Router oder Ihr Smartphone

  • 2. Aktivieren Sie ihre Mobile Daten -oder WLAN-Verbindung erneut

  • 3. Prüfen Sie das Signal an Ihrem Standort

  • 4. Führen Sie eine Netzwerkdiagnose durch