Childstories.org
  • 1
  • Çocuk
    peri masalı
  • 2
  • Okuma zamanına
    göre sıralandı
  • 3
  • Okumak için
    mükemmel
Mezar Başında
Mezar Başında Märchen

Mezar Başında - Masal Grimm Kardeşler

Çocuklar için okuma zamanı: 10 dk

Zengin bir çiftçi kapısının önünde durarak tarlalarına ve bahçesine baktı; buğday yeşermişti, meyve ağaçları meyve doluydu. Hububat geçen yıla göre çok daha fazlaydı; öyle ki, döşeme tahtaları çuvalları taşıyamaz hale gelmişti. Adam daha sonra ahıra geçti; içerisi besili öküzler, şişman inekler ve pırıl pırıl beygirlerle doluydu. Sonra evine girdi; içinde para bulunan demir kasaya baktı. Öylece durup da ne kadar zengin olduğunu düşününce, içinde bir şey tok! tok! etti; odanın değil, kalbinin kapısına vuruluyordu. O kapıyı açınca kendisine seslenen bir ses duydu: „Tüm servetine karşın bir kimseye yardıma bulundun mu hiç? Ekmeğini aç kalanla paylaştın mı? Sahip olduklarınla yetinmeyip de hep daha fazlasını istemedin mi?“

Kalbi bu soruları yanıtlamakta gecikmedi:

„Ben çok sert ve acımasız biriydim. Servetimi hiçbir zaman iyi işler için harcamadım. Karşıma fakir biri çıktığında gözlerimi ondan kaçırdım. Tanrı’yı da unuttum, sadece servetime servet katmayı düşündüm. Dünya kadar malım olsa yine yeterli bulmadım.“

Adam bu cevabı alınca çok irkildi; dizleri titremeye başladı, yere oturmak zorunda kaldı. Yine tok! tok! diye sesler geldi, ama bu kez çalınan kapıydı! Komşusu gelmişti; fakir bir adamdı, besleyemeyeceği bir sürü çocuğu vardı. „Biliyorum, komşum zengin bir adam; çok da acımasız. Bana yardım edeceğini sanmam; ama çocuklarım ekmek diye çırpınıyor. Bir deneyeyim bakayım“ diye aklından geçirmişti. Adamcağız kapıyı çaldıktan sonra komşusuna, „Siz ona buna öyle kolay kolay bir şey vermezsiniz; ama gırtlağıma kadar borçtayım. Çocuklarım aç. Bana dört çuval buğday ödünç verebilir misin?“ diye sordu. Zengin adam ona uzun uzun baktı; içinde bir acıma duygusu uyandı. O anda açgözlülüğü erimeye başladı sanki. „Sana dört çuval buğday ödünç vermeyeceğim, onu sana armağan edeceğim. Ama bir şartla“ dedi. „Neymiş o?“ diye sordu fakir adam. „Ben öldükten sonra üç gece mezarımın başında nöbet tutacaksın“ diye bir cevap aldı. Bu iş ona tekin değil gibi geldi, ama içinde bulunduğu durumdan ötürü her koşulu kabul etmeye hazırdı. Söz verdi ve buğdayı alıp evine taşıdı. Zengin adam sanki olacakları önceden görmüştü. Uç gün sonra birden yere düşüp öldü; bunun nasıl olduğunu kimse anlayamadı, ama kimse de ardından yas tutmadı. Gömüldükten sonra fakir adam vermiş olduğu sözü hatırladı; bu işten kurtulmayı çok isterdi, ama şöyle düşündü: „O sana acıdı, onun verdiği buğday sayesinde çocuklarının karnı doydu; onu da bir yana bırak, sen söz verdin! O zaman sözünde durmalısın.“

Gece olunca mezarlığa giderek zengin adamın mezarı başında oturdu. Her taraf sessizdi; ay ışığı mezarı aydınlatmaktaydı. Arada bir hazin sesler çıkaran bir baykuş uçup duruyordu. Güneş doğarken fakir adam evine gitti, ikinci gece de aynı şekilde geçti. Üçüncü günün akşamı içine bir korku düştü; sanki başına bir şey gelecekmiş gibi bir his vardı içinde. Evden ayrıldıktan sonra mezarlık duvarında o zaman kadar hiç görmediği bir adam oturmaktaydı. Pek genç sayılmazdı; Yüzünde derin bir yara izi vardı; keskin gözleri çakmak çakmaktı. Çok eski bir pelerine sarınmıştı, sadece süvari çizmeleri gözüküyordu. „Burada ne arıyorsun? Burada oturmak seni korkutmuyor mu?“ diye sordu fakir adam. „Bir şey aradığım yok“ diye cevap verdi adam. „Bir şeyden korktuğum da yok. Ben tıpkı korkunun ne olduğunu öğrenmek için boş yere uğraşan, sonunda bir kral kızıyla evlenip zengin olan delikanlıya benziyorum; ama ben ömrüm boyunca hep fakir kaldım. Aslında ben emekli bir askerim. Başka yerim olmadığı için geceyi geçirmek üzere buraya geldim.“

„Madem ki hiçbir şeyden korkmuyorsun, o zaman yanımda kal ve nöbet tutarken bana yardımcı ol“ dedi fakir adam. „Nöbet tutmak askerin işi! iyi ya da kötü, burada başımıza ne gelirse birlikte katlanalım“ diye cevap verdi adam. Birlikte mezar başına geçtiler. Gece yarışma kadar her taraf sessizdi; derken keskin bir ıslık sesi duyuldu ve iki nöbetçinin karşısına Şeytan çıkıverdi:

„Heey, serseriler, çekin gidin burdan; bu mezarda yatan kişi bana ait; buradan gitmezseniz boynunuzu kırarım“ diye tehdit etti. Asker, „Bana bak, kızıl tüylü! Sen benim yüzbaşım falan değilsin; seni dinlemek zorunda değilim. Zaten korku nedir bilmem ben! Çekil yolumuzdan, biz burada kalıyoruz“ dedi. Şeytan bu palavracıları altınla tavlayabilirim diye düşündü ve onlara bir kese altın karşılığında evlerine dönmeyi teklif etti. Asker, „Fena fikir değil, ama bir kese yetmez; şu çizmelerimden birini dolduracak kadar altının varsa ver, o zaman çekip gideriz“ dedi. Şeytan, „Yanımda o kadar yok“ dedi. „Ama gidip getireyim; kasabada tefeci bir dostum var, ondan alırım“ diyerek oradan ayrıldı. Asker sol ayağındaki çizmeyi de çıkararak, „Şu herife bir oyun oynayalım, bana çakını versene“ dedi ve çakıyla tabanını sıyırdığı çizmeyi mezar başındaki yüksek çimlerin arasına sokuşturdu. „Bu iş tamam“ dedi. „Şimdi gelsin bakalım.“

İkisi de oturup bekledi. Aradan çok geçmedi. Şeytan çıkageldi; elinde bir kese altın vardı. Asker „Dök bakalım“ diyerek çizmeyi biraz yukarı kaldırdı. „Ama dolmayacak galiba.“

Şeytan keseyi boşalttı, altınlar kesenin içine aktı, ama çizme hâlâ boştu. „Aptal Şeytan! Dolmadı işte! Hadi git, daha fazla para getir“ dedi asker. Şeytan kafasını iki yana sallayarak gitti ve bir saat sonra geri döndü; bu kez elinde çok daha büyük bir kese vardı. Asker: „Doldur bakayım“ dedi.

Mezar Başında MasalGörüntü: Paul Hey (1867 – 1952)

„Ama çizmenin dolacağını sanmam.“

Altınlar şıkır şıkır çizmeye aktı, ama çizme yine boş kaldı. Şeytan inanamadı ve kendi gözleriyle baktı:

„Amma bacak varmış sende“ diyerek ağzını çarpıttı. Asker „Seninki gibi at ayağı mı var bende sandın? Hep pinti misin böyle? Hadi git daha fazla para getir, yoksa anlaşmamız bozulacak“ dedi. Şeytan yine oradan uzaklaştı. Bu kez uzun süre gözükmedi. Sonunda oflaya puflaya, sırtında bir çuval altınla geri döndü. Hepsini çizmenin içine boşalttı; ama çizme öncekinden de az doldu. Şeytan müthiş kızdı; çizmeyi askerin elinden çekip almak istedi, ama aynı anda doğmakta olan güneşin ilk ışıkları etrafı aydınlattı. Kötü ruh çığlıklar atarak oradan kaçtı. Adamlar kurtulmuştu. Çiftçi altını bölüşmek istedi, ama asker şöyle dedi: „Benim payımı fakirlere dağıt! Ben senin kulübene geliyorum; Tanrı izin verirse bundan sonra barış içinde ve rahat yaşarız.

Başka bir kısa peri masalı okuyun (5 dakika)

LanguagesLearn languages. Double-tap on a word.Learn languages in context with Childstories.org and Deepl.com.

Arka plan

Yorumlar

Dilbilim

„Mezar Başında“ hikayesi, Grimm Kardeşler’in geleneksel Alman halk hikayelerinin tipik özelliklerini yansıtır. Hikaye, zengin bir çiftçinin, açgözlülüğü ve yardımseverlikten uzak tutumu nedeniyle vicdanıyla yüzleşmesiyle başlar. İçsel sorgulama ve pişmanlık, onu ölümden hemen önce komşusuna yardım etmeye yönlendirir, ama bu yardım bile bir şartla gelir: Zengin çiftçinin mezarında üç gece nöbet tutmak.

Hikayenin devamında, fakir komşunun zengin adama olan minnettarlığını yerine getirme çabası görülür. Hikayeye beklentisiz bir şekilde giren eski asker, hikayeye ilginç bir dinamik katar ve cesaretiyle akılda kalıcı bir karakter haline gelir. Şeytanla olan karşılaşma ve mücadele, asker ve fakir komşunun iş birliği yaparak üstesinden geldikleri başka bir sınavdır.

Hikayenin sonunda, şeytanın altınlarını kandırarak alan asker, bu servetin fakirlere dağıtılmasını isteyerek, kendi çıkarından çok başkalarına yardım etmeyi tercih eder. Bu davranış, hikayenin başındaki zengin çiftçinin açgözlülüğü ve yardımseverlikten uzak duruşunun zıttıdır ve iyilik yapmanın değerine vurgu yapar. Hikaye, zenginliğin ve maddi kazancın gerçek mutluluğu getirmeyeceğini, aksine paylaşmanın ve sadeliğin huzur getireceğini anlatan bir ahlaki dersle sonlanır.

Grimm Kardeşler’in „Mezar Başında“ masalı, hem iyi hem de kötü insanların aldıkları kararların sonuçları üzerinde duran bir anlatıdır.
Servetin Yükümlülüğü:
Masal, servet sahibi olmanın beraberinde sorumluluklar getirdiğini vurgular. Zengin çiftçi, servetini iyi işler için kullanmadığı ve başkalarına yardım etmediği için sonunda kendi pişmanlığı ve ölümüne tanık olur. Servet sahibi olmanın, topluma ve ihtiyaç sahiplerine karşı bir yükümlülük getirdiğine dair ahlaki bir ders sunar.

Söz Verme ve Sadakat:
Fakir adamın verdiği sözü tutması, sadakatin değerini gösterir. Zengin adamdan aldığı buğday karşılığında mezar başında nöbet tutma sözü, bir kişinin dürüstlük ve sözlerine bağlı kalma erdemi üzerine odaklanır. Bu, maddi sıkıntılar içinde bile etik ve ahlaki değerlerin korunması gerekliliğini vurgular.

Korkunun Üstesinden Gelme:
Masal, korkunun üstesinden gelinen bir durum sunar. Askerin korkusuzca Şeytan’a karşı durması ve ona meydan okuması, korku karşısında gösterilecek cesaret ve kararlılığın önemini anlatır. Bu, bireylerin korkularıyla yüzleşmesinin yollarını araştırmaları gerektiği mesajını verir.

Açgözlülüğe Karşı Uyarı:
Şeytan, zengin adamın mezarı başında nöbet tutanlara büyük miktarda altın sunarak onları baştan çıkarmaya çalışır. Ancak asker ve fakir adam, açgözlülüğe kapılmadan doğru olanı yapmak için direnç gösterir. Bu hikâye, açgözlülüğü kınar ve bunun tehlikelerine dair uyarıda bulunur.

Yardımlaşma ve Dayanışma:
Fakir adam ve asker arasındaki işbirliği, insanların birbirlerine yardım ederek zorlukların üstesinden gelebileceğine işaret eder. Bu, toplumun dayanışma içinde olmasının önemini ve zor zamanlarda birlik olarak güçlü kalmanın gerekliliğini vurgular.

Ruhun Kurtuluşu:
Zengin adamın mezarında nöbet tutulması ve asker ile fakir adamın Şeytan’ı alt etmesi, zengin adamın ruhunun kurtuluşunu simgeler. Bu, ölümden sonra bile iyi işler yapmanın ve başkalarına yardım etmenin bir yolu olabileceği fikrini sunar.

Masal, çeşitli temalar üzerinde durarak, okuyucuya ahlaki dersler verir ve toplumsal değerlerin önemine dikkat çeker. Grimm Kardeşler’in hikayesi, metaforlar aracılığıyla derinlemesine düşünme ve kendini sorgulama fırsatı sunar.

„Mezar Başında“ adlı masal Grimm Kardeşler’e ait ve dilbilimsel açıdan incelendiğinde birkaç önemli nokta öne çıkıyor. Bu masal, geleneksel anlatı yapısını ve dil özelliklerini sergileyen bir metin niteliği taşıyor:

Dil ve Yapı: Masalın dili, oldukça açık ve anlaşılır bir Türkçe ile kaleme alınmış. Anlatımda klasik masal unsurlarına yer veriliyor, özellikle „Zengin bir çiftçi kapısının önünde durarak. . . “ gibi giriş cümleleri bu açıdan dikkat çekiyor. Masallar genelde geniş zaman kullanılır ve bu masalda da bu durum gözlemleniyor. Anlatım tarzı, okuyucuya olayların süreklilik gösterdiği izlenimini verir.

Temalar ve Motifler: Masalda sıkça rastlanan zengin-fakir çatışması, iyilik-kötülük temaları belirgin. Zengin adamın gönül zenginliğinden yoksun olması, fakir komşusuna yardım etmesi ile birlikte ölümünden sonra karşılaştığı zorluklar bu temaları destekler nitelikte. Göksel ve şeytani unsurlar (şeytanın ortaya çıkışı) masala doğaüstü bir hava katıyor.

Karakterlerin Dil Kullanımı: Karakterler, sosyal ve ekonomik durumlarıyla uyumlu bir dil kullanıyor. Zengin adamın başlangıçta kibirli tavrı, fakir adamın ise yardımsever ve sadık olması karakterlerin diline de yansır. Şeytanın ve askerin konuşmaları ise karakterlerin doğasına uygun bir şekilde tasarlanmıştır; özellikle askerin cesur ve korkusuz bir tutum sergilemesi diline de yansımıştır.

Simgeler ve Anlamlar: Masal boyunca kapı, kasa, mezar gibi kelimeler simgesel anlamlar taşır. Kapı, kalbin kapısı olarak da kullanılarak bir içsel sorgulama unsuru olur. Altın ve çuval gibi maddi simgeler, insanın açgözlülüğünü ve karşılığında ödemesi gereken bedeli sembolize eder.

Mesaj ve Eğitim: Masal, didaktik bir yapı sergileyerek okuyucuya ahlaki dersler sunar. İnsanların açgözlülükten kaçınmaları ve başkalarına yardım etmeleri gerektiğine vurgu yapılır. Fakir adamın sadakati ve dürüstlüğü ödüllendirilirken, zenginin açgözlülüğünün sonuçları gösterilir.

Sonuç olarak, „Mezar Başında“ masalı dilbilimsel açıdan, geleneksel masal öğeleri ile modern dil yapısını birleştirerek okuyucuya hem eğlenceli hem de düşündürücü bir deneyim sunuyor. Bu tip masallar, okuyuculara ahlaki dersler verirken dilin farklı kullanımlarını gösterir.


Bilimsel analiz için bilgiler

Gösterge
Değer
NumaraKHM 195
Aarne-Thompson-Uther EndeksiATU Typ 815
ÇevirilerDE, EN, ES, FR, PT, IT, JA, NL, PL, RU, TR, VI, ZH
Björnsson tarafından okunabilirlik indeksi38.4
Flesch-Reading-Ease Endeksi3.9
Flesch–Kincaid Grade-Level12
Gunning Fog Endeksi18.1
Coleman–Liau Endeksi12
SMOG Endeksi12
Otomatik Okunabilirlik Endeksi9
Karakter Sayısı6.206
Harf Sayısı5.042
Cümle Sayısı101
Kelime Sayısı916
Cümle Başına Ortalama Kelime9,07
6'dan fazla harf içeren kelimeler269
Uzun kelimelerin yüzdesi29.4%
Toplam Heceler2.098
Kelime Başına Ortalama Heceler2,29
Üç Heceli Kelimeler335
Üç Heceli Yüzde Kelimeler36.6%
Sorular, yorumlar veya deneyim raporları?

Gizlilik Politikasını.

En iyi Masalları

Telif hakkı © 2025 -   Hakkımızda | Veri koruması |Her hakkı saklıdır Tarafından desteklenmektedir childstories.org

Keine Internetverbindung


Sie sind nicht mit dem Internet verbunden. Bitte überprüfen Sie Ihre Netzwerkverbindung.


Versuchen Sie Folgendes:


  • 1. Prüfen Sie Ihr Netzwerkkabel, ihren Router oder Ihr Smartphone

  • 2. Aktivieren Sie ihre Mobile Daten -oder WLAN-Verbindung erneut

  • 3. Prüfen Sie das Signal an Ihrem Standort

  • 4. Führen Sie eine Netzwerkdiagnose durch