Childstories.org
  • 1
  • Çocuk
    peri masalı
  • 2
  • Okuma zamanına
    göre sıralandı
  • 3
  • Okumak için
    mükemmel
Şakıyan Tarla Kuşu
Grimm Märchen

Şakıyan Tarla Kuşu - Masal Grimm Kardeşler

Çocuklar için okuma zamanı: 16 dk

Bir zamanlar bir adam büyük bir geziye çıkmaya karar verdi. Evden ayrılırken üç kızına, „Dönüşümde size neler getireyim?“ diye sordu. En büyük kız inci, ortanca kız elmas istedi. En küçük kız, „Babacığım, ben şakıyan ve zıplayan bir tarlakuşu istiyorum“ dedi. Babası, „Olur, yakalayabilirsem getiririm“ dedi ve kızlarını öperek evden ayrıldı. Aradan çok zaman geçti. Adam eve dönerken büyük kızları için inci ve elmas satın almıştı. Ama en küçük kızının istediği şakıyan ve zıplayan tarlakuşunu hiçbir yerde bulamamıştı. Bu yüzden çok kederliydi, çünkü bu kızını diğerlerinden daha çok seviyordu. Derken yolu bir ormana düştü. Bu ormanın ortasında görkemli bir şato vardı; şatonun yakınında bir ağaç, bu ağacın tam tepesinde de şakıyan ve zıplayan bir tarlakuşu! „Hele şükür, tam zamanında karşıma çıktın!“ diye keyifle söylenen adam uşağına ağaca çıkıp kuşu yakalamasını emretti. Uşak ağaca tırmandığı anda arkasından bir aslan geliverdi. Ağacı sarsarak, „Kim benim şakıyan kuşumu çalmaya kalkarsa yerim onu!“ diye kükredi. Adam, „Kuşun sana ait olduğunu bilmiyordum. Yaptığım haksızlığı telafi etmek isterim; bunun için gerekirse çokça altın öderim. Yeter ki hayatımı bağışla!“ dedi. „Seni hiçbir şey kurtaramaz. Ama eve dönüp de karşına ilk çıkacak şeyi bana vermeyi vaat edersen hayatını bağışlar ve bu kuşu da kızına hediye ederim“ diye cevap verdi aslan. Ama adam bu işe pek yanaşmadı. „Karşıma ilk çıkan benim en çok sevdiğim küçük kızım olabilir. Çünkü o beni çok sever; ne zaman eve gelsem beni hep o karşılar“ dedi. Ancak uşak korkmuştu. Efendisine dönerek, „İlle de kızınız mı sizin karşınıza çıkacak? Bu bir kedi ya da köpek de olabilir“ dedi. Sonunda adam razı oldu. Şakıyan tarlakuşunu alarak evine vardığında karşısına ilk çıkacak şeyi aslana vereceğine dair söz verdi. Ama eve dönüp kapıdan içeri girdiğinde karşısına en küçük kızı çıkmaz mı! Kızcağız koşarak babasını kucaklayıp öptü. Hele onun getirdiği şakıyan ve zıplayan tarlakuşunu görünce sevincinden havalara uçtu. Ama babası sevinemedi; tam aksine ağlamaya başlayarak kızına, „Bak çocuğum, bu kuşu almam bana pahalıya patladı; karşılığında seni aslana vermeye söz verdim. O seni eline geçirir geçirmez parçalayıp yiyecek“ diyerek başına gelenleri anlattı ve kızına, ne olursa olsun oraya gitmemesi için yalvardı. Kızı onu avutma yoluna giderek, „Babacığım, verdiğin sözü tutmak zorundasın. Ben oraya gider aslanı sakinleştiririm. Sonra da sapasağlam yine buraya dönerim“ dedi. Ertesi gün kendisine yolu gösteren babasıyla vedalaşıp ormana gitti. Aslan aslında büyü yapılmış bir prensti. Gündüzleri aslan oluyor, geceleri de yine insana dönüşüyordu. Kız oraya vardığında dostça karşılanarak şatoya götürüldü. Gece olunca aslan yakışıklı bir delikanlı oluverdi ve görkemli bir düğün yaparak kızla evlendi. Mutlu yaşamaya başladılar. Geceleri uyanık kalıyorlar, gündüzleri uyuyorlardı. Bir sabah delikanlı, „Yarın babanın evinde bir ziyafet veriliyor. Büyük ablan evleniyor. Oraya gitmek istersen aslanlarım seni götürsün“ dedi. Kız buna sevindi, çünkü babasını çok özlemişti. Aslanlar kızı babasının evine götürdü. Onu gören herkes çok sevindi, çünkü herkes onun aslanlar tarafından parçalanarak öldürüldüğünü sanıyordu. Kız ne kadar yakışıklı bir adamla evlendiğini, kendisini ne kadar iyi ve mutlu hissettiğini anlata anlata bitiremedi. Düğün boyunca orada kaldıktan sonra tekrar ormana döndü. Küçük ablasının düğününe de davet edilen kız kocasına „Bu kez oraya yalnız gitmek istemiyorum. Sen de gel!“ dedi. Ama prens bunun kendisi için tehlikeli olacağını söyledi. Çünkü orada yanan bir ışığın huzmesi yüzüne vurursa o bir güvercine dönüşüp ömrü boyunca hep öyle kalacaktı! „Ahh, sen benimle gel. Ben seni korurum, özellikle de ışıktan“ dedi kız. Neyse, küçük kızlarını da yanlarına alıp birlikte yola çıktılar. Kız salona kaim bir duvar çektirtti; meşaleler yandığı zaman hiçbir ışık huzmesi bu odaya sızamayacaktı. Işıklar yanınca kocası bu odada oturacaktı. Ancak bu odanın kapısında, yaş odundan yapıldığı için hiç kimsenin fark etmediği bir çatlak oluşmuştu. Düğün görkemli oldu. Kiliseden dönen düğün alayı ellerindeki fener ve meşalelerle salona girdiğinde, bir ışık huzmesi prensin yüzüne yansıdı ve oğlan o anda değişikliğe uğradı. Karısı gelip onu aradığında bulamadı. Ancak odada tünemiş beyaz bir güvercin vardı! Güvercin ona, „Bundan böyle yedi yıl boyunca uçup duracağım. Atacağın her yedi adımda bir damla kan ve bir tek beyaz tüy bırakacağım ardımda. Bu, sana takip edeceğin yolu gösterecek. Böylece beni bulup büyüyü çözeceksin“ dedi. Ve güvercin kapıdan çıkarak uçtu gitti. Kız onu takip etmeye başladı; her yedi adımda bir damla kanla bir tek tüy buluyordu yerde. Bu, ona yol gösteriyordu. Böylece kız bütün dünyayı dolaştı. Hiç etrafına bakınmadı, durup dinlenmedi. Yedi yıl dolmak üzereyken sevindi; artık kurtulacaklardı! Ama aslında bu hedeften çok uzaktaydı. Yine böyle yoluna devam ederken bir seferinde ne tüy gördü, ne de kan damlası! Gözünü açıp kapayıncaya kadar da güvercin uçup gitti. „insanlar bana yardım edemez!“ diye düşündü. Güneşe doğru yönelerek, „Sen tüm dağları aydınlatıyorsun, her aralıktan sızıyorsun. Beyaz bir güvercin görmedin mi?“ diye sordu. „Hayır!“ dedi Güneş. „Ama sana ufak bir kutu vereyim, başın sıkışınca açarsın!“

Kız güneşe teşekkür ederek yoluna devam etti. Derken akşam oldu ve ay doğdu. Kız ona da sordu: „Sen bütün gece tüm araziyi ve ormanı aydınlatıyorsun. Hiç beyaz bir güvercin görmedin mi?“

„Görmedim! Ama ben sana bir yumurta vereyim, başın darda kaldığı zaman kırarsın“ dedi ay. Kız aya da teşekkür ettikten sonra yola koyuldu. Derken karayel suratına üfledi kızın. Kız, „Sen hep ağaçlar ve yapraklar arasından esip geçiyorsun. Bu arada hiç beyaz bir güvercin görmedin mi?“ diye sordu ona. „Ben görmedim, ama öbür rüzgârlara bir sorayım, belki onlar görmüştür“ dedi karayel. Lodos ve poyraza soruldu; onlar da görmemişti. Ama günbatısı „Ben beyaz güvercini gördüm“ dedi. „Kızıldeniz’e uçtu. Orada yine aslana dönüştü, çünkü yedi yılı doldu. Şimdi aslan orada bir ejderhayla çarpışıyor, ama bu ejderha aslında büyü yapılmış bir prensestir.“

Karayel söze karışarak, „Sana bir öneride bulunmak isterim: hemen Kızıldeniz’e git! Onun sağ kıyısında koskoca ağaçlar göreceksin. Onları say ve on birincisini keserek ondan kendine kocaman bir değnek yap. O değnekle ejderhayı döv. O zaman aslan onu yenecektir. Böylece her ikisi de kimliklerini kazanacaktır. Sonra etrafına iyice bak. Kızıldeniz’de su yüzünde oturan Anka Kuşu’nu göreceksin. Sevgilinle birlikte onun sırtına bin; o sizi uçarak evinize getirecektir. Al sana bir ceviz, deniz üzerinde uçarken onu aşağıya at. Bu ceviz önce dibe batacak, sonra yüzeye çıkarken kocaman bir ağaç olacaktır. Anka Kuşu bu ağaca tüneyip biraz dinlenecektir. Eğer yeterince dinlenmezse gücünden kaybedecek ve sizi taşıyamayacaktır. Cevizi denize atmazsan Anka Kuşu sizi sırtından atar, ona göre!“ dedi. Kız Kızıldeniz’e vardı ve her şeyi günbatısının dediği gibi buldu. Sahildeki on birinci ağacı kesip yaptığı bir değnekle ejderhayı dövdü. Aslan da böylece ejderhayı yendi. İkisi de asıl kimliğine kavuştu. Ama ejderhaya dönüştürülen prenses büyü bozulunca delikanlıyı alıp Anka Kuşu’nun sırtına bindirdi; ikisi de uçup gitti. Zavallı kız orada kalakaldı; kendini terk edilmiş hissediyordu. Oturup ağlamaya başladı. Daha sonra kendini toparlayarak, „Rüzgâr estiği ve horoz öttüğü sürece durmadan gideceğim ve onu bulacağım!“ diye söylendi. Az gitti uz gitti, sonunda kocasıyla birlikte yaşadıkları şatoya geldi. Derken yakında bir düğün yapılacağını duydu. „Tanrı yardımcım olsun!“ diyerek güneşin verdiği ufak kutuyu açtı. İçinde güneş kadar parlak, altından bir elbise vardı. Hemen onu alıp giyerek şatoya gitti. Gelin başta olmak üzere herkes ona hayranlıkla baktı. Hatta gelin „Bu keşke benim gelinliğim olsaydı!“ diye düşündü ve bu elbisenin satılık olup olmadığını sordu. Kız, „Bu, parayla ya da mal mülkle ödenebilecek bir şey değil. Sadece et ve kanla ödenir!“ diye cevap verdi. Gelin ona ne demek istediğini sordu. Kız, „Bana damadın odasında bir gece yatmam için izin ver!“ dedi. Gelin istemedi, ama gözü de elbisedeydi. Sonunda razı oldu. Ancak oda hizmetçisi damada uyku ilacı verecekti. Gece oldu, delikanlı hemen uyuyakaldı. Kızı onun odasına soktular. Kız yatağa oturarak, „Ben yedi yıl boyunca hep senin peşinden koştum. Güneşe, aya ve dört yönden esen rüzgâra başvurdum, onlara seni sordum. Seni ejderhanın elinden kurtardım. Yani şimdi beni unuttun mu?“ diye sordu. Ama prens o kadar derin bir uykuya dalmıştı ki, söylenenler kulağına çam ağaçları arasında uğuldayan rüzgâr gibi gelmişti. Derken sabah oldu. Kızı odadan çıkardılar. Altın elbiseyi vermek zorunda kaldı. Bunun da bir yararı olmadığını görünce çok üzüldü; kendisini kırlara atarak oturup ağlamaya başladı. Öylece oturmuşken ayın vermiş olduğu yumurta geldi aklına. Hemen kırdı onu; içinden on iki tane altın civcivle birlikte bir tavuk çıktı. Civcivler öte öte tavuğun kanatları arasına sığındı ve görünmez oldu. Ama tavuk yerinden kalkarak civcivlerini kıra güttü; ta ki gelin pencereden onları görünceye kadar. Civcivler gelinin çok hoşuna gitti. „Bunlar satılık mı?“ diye sordu. „Para ve mal karşılığında değil, ama et ve kan karşılığında verebilirim. Ama damadın odasında bir gece daha geçirmeme izin vereceksin!“ dedi kız. „Tamam!“ dedi gelin, karşısındakini bir gece evvelki gibi aldatmak istedi. Bu arada damat yatmadan önce hizmetçisine bir gece evvelki uğultunun ve hışırtının ne olduğunu sordu. Hizmetçi de, fakir bir kız odada kalacağı için ona uyku ilacı vermesinin emredildiğini anlattı. Bu gece de aynı ilacı vermesinin emredildiğini söyledi. Bunun üzerine prens, „O uyku ilacını yatağın yanına dök“ dedi. Gece oldu ve kız yatak odasına götürüldü. Başından geçen acı olayları anlatmaya başlayınca damat onun sesini tanıdı. Hemen yerinden fırlayarak „Şimdi kendime geldim. Her şey bir rüya gibiydi! Tanımadığım bir prenses bana büyü yaptı. Öyle ki, seni tamamen unuttum. Neyse ki, Tanrı tam zamanında baştan çıkarılmamı engelledi“ diye haykırdı. İkisi de o gece şatodan gizlice ayrıldılar. Çünkü prensesin büyücü babasından korkmuşlardı. Hemen Anka Kuşu’nun sırtına bindiler. Hayvan onları Kızıldeniz’in üzerinden uçurdu. Kız yolun yarısına geldiklerinde cevizi suya bıraktı. Aynı anda orada koskoca bir ceviz ağacı yükseldi. Anka Kuşu bu ağaçta dinlendikten sonra onları evlerine götürdü. Orada çocuklarına da kavuşup ömürlerinin sonuna kadar mutlu yaşadılar.

Başka bir kısa peri masalı okuyun (5 dakika)

LanguagesLearn languages. Double-tap on a word.Learn languages in context with Childstories.org and Deepl.com.

Arka plan

Yorumlar

Dilbilim

Bu hikaye, Grimm Kardeşler’in masallarından biri olan „Şakıyan Tarla Kuşu“ adlı eserin özetidir. Hikaye, fedakarlık, sadakat ve cesaret temalarını işlerken, aynı zamanda büyüler ve sihirli olaylarla dolu bir macera sunar. Masal, aile bağlarının gücünü ve sevginin engelleri aşmadaki rolünü vurgular. Kahramanlarımızın karşılaştığı zorluklar ve engeller, okuyuculara inanç ve kararlılıkla her şeyin üstesinden gelinebileceğini gösterir. Grimm Kardeşler’in klasik anlatım tarzına uygun olarak, karanlık unsurlar ve mutlu sonla biten bu hikaye, okuyuculara hem eğlenceli hem de düşündürücü bir okuma deneyimi sunar.

„Şakıyan Tarla Kuşu,“ Grimm Kardeşler’in masalları arasında yer alan karmaşık ve derin sembollerle dolu, etkileyici bir öyküdür. Bu masal, farklı yorumlara ve analizlere açıktır.

İşte birkaç yorum ve analiz önerisi

Klasik Masal Unsurları: Masal, bir baba ve kızlarının dilekleriyle başlar ve macera dolu bir yolculuğa dönüşür. Klasik masal unsurlarını içeren bu öyküde, iyiliğin kötülüğü, sevginin ise büyüyü yenmesi teması ön plandadır. Masal boyunca karakterler, olağanüstü olaylar ve varlıklarla karşılaşır.

Aile ve Fedakarlık Teması: Baba, şakıyan tarlakuşunu bulmak için risk alırken, en küçük kızı da babasının verdiği sözü yerine getirmek için kendi hayatını tehlikeye atar. Bu, aile bireylerinin birbirleri için yaptıkları fedakârlıkları gözler önüne serer.

Doğaüstü Dönüşümler ve Semboller: Aslan, güvercin ve anka kuşu gibi birçok dönüşüm ve sembol masalda önemli bir yer tutar. Bu unsurlar, insan doğasının ve kaderin karmaşıklığını, değişim ve dönüşümün kaçınılmazlığını simgeler.

Büyü ve Kurtuluş: Büyü, birçok masalda olduğu gibi burada da bir engel ve sınav görevi görür. Kız, sevgisinin gücüyle bu büyüyü aşar ve sonuçta hep birlikte mutluluğa ulaşırlar. Bu, sevginin ve bağlılığın en zorlu durumları dahi yenebileceği fikrini destekler.

Bağımsızlık ve Kadının Gücü: Kız karakter, kendini kurtaracak olanın yine kendisi olduğunun bilincindedir ve aktif bir şekilde çözüm bulmak için çaba gösterir. Bu, kadınların bağımsız ve güçlü bir şekilde hareket etmesi gerektiğinin altını çizer.

İçsel ve Dışsal Yolculuk: Masal, fiziksel bir macera gibi görünse de aslında karakterlerin kendi içsel keşiflerini ve olgunlaşma süreçlerini de anlatır. Her bir dönüşüm ve mücadele, karakterlerin gelişimine katkıda bulunur.

Mutlu Son ve Masalın Geleneksel Yapısı: Masal, zorlukların ve mücadelelerin ardından sevgi dolu bir birleşimle sonlanır. Bu, masalların iyimser doğasını ve okuyucuya umut aşılama amacını yansıtır.

Bu yorumlar, masalın zengin anlatımını ve çok katmanlı yapısını anlamaya yardımcı olabilir. „Şakıyan Tarla Kuşu,“ klasik masal motiflerini kullanırken aynı zamanda derin ve felsefi sorular da sorar.

Grimm Kardeşler’in „Şakıyan Tarla Kuşu“ adlı masalı, klasik halk masallarının pek çok özeliklerini barındırır ve derinlemesine bir dilbilimsel analize tabidir. Bu masalda, dilin kullanımı, anlatım biçimleri ve semboller katmanlar halinde incelenebilir.

Anlatı Yapısı

Geleneksel Masal Unsurları: Masal, „Bir zamanlar. . . “ gibi klasik bir açılışla başlar, bu da okuyucuyu hemen masalsı bir dünyaya taşır. Dilinin yapısı ve kullanılan kelimeler, belirgin bir şekilde geleneksel masal formatına uygundur.
Lineer Zaman Akışı: Olayların sıralı bir akış içinde anlatılması, masalın takip edilmesini kolaylaştırır.

Karakterizasyon

İsimlerin Eksikliği: Grimm Kardeşler’in pek çok masalında olduğu gibi, merkezi karakterlerin isimleri verilmez (adam, en küçük kız, aslan vs. ). Bu, karakterlerin evrenselliğini vurgular ve okuyucunun kendi yorumlarını katmasına izin verir.
Arketipler: Masalda iyi (en küçük kız ve prens), kötü (büyü yapılan prenses), ve rehber karakterler (güneş, ay, rüzgarlar) arasında klasik bir mücadele bulunur.

Semboller ve Metaforlar

Şakıyan Tarla Kuşu: Masal içinde hem bir arzunun yerine getirilmesini simgeler hem de masalsı dünyanın doğasını temsil eder.
Aslan ve Güvercin: Aslan, gücü ve tehlikeyi simgelerken, güvercin masumiyeti ve geçici özgürlüğü temsil eder.
Altın Elbise ve Tüyler: Değerli nesneler, masalın fantastik doğasını vurgular ve karakterlerin dönüşümünü sağlar.

Dil ve Diyalog

Basit ve Doğrudan Dil Kullanımı: Masal dilinin doğası gereği, dil basit ve doğrudandır. Diyaloglar kısa ve öğretici bilgiler içerir.
İkilemler ve Kararlar: Karakterlerin verdiği sözler ve karşılaştıkları ikilemler, masalın ilerlemesini sağlar ve okuyucuya ahlaki mesajlar verir.

Motifler

Üçlü Yapı: En sık kullanılan masal motiflerinden biri olan üçlü yapı, kızların dileklerinde (inci, elmas, tarlakuşu), görevlerde ve zaman dilimlerinde (gün, gece, yolculuk) görülür.
Dönüşüm: Karakterlerin fiziksel dönüşümleri (aslan-prens, güvercin) hikâyenin merkezi motiflerinden biridir.
Edebî İşlev: Masal, okuyucuyu eğlendirmek ve fantastik bir dünya sunmak için yazılmıştır.
Öğretici İşlev: Söz verilen şeylerin tutulmasının önemini, sadakat ve sevginin gücünü vurgular.
Katartik İşlev: Birçok zorluk ve meydan okumadan sonra karakterlerin mutlu sona ulaşması, okuyucuda rahatlama ve tatmin duygusu yaratır.

Genel olarak, „Şakıyan Tarla Kuşu“ masalı, dilbilimsel açıdan zengin unsurlar içerir ve masalsı semboller, arketipler, ve geleneksel motifler aracılığıyla evrensel temaları işler.


Bilimsel analiz için bilgiler

Gösterge
Değer
NumaraKHM 88
Aarne-Thompson-Uther EndeksiATU Typ 425C
ÇevirilerDE, EN, DA, ES, PT, HU, IT, JA, NL, PL, RO, RU, TR, VI, ZH
Björnsson tarafından okunabilirlik indeksi42.9
Flesch-Reading-Ease Endeksi0
Flesch–Kincaid Grade-Level12
Gunning Fog Endeksi19
Coleman–Liau Endeksi12
SMOG Endeksi12
Otomatik Okunabilirlik Endeksi9.2
Karakter Sayısı10.439
Harf Sayısı8.564
Cümle Sayısı192
Kelime Sayısı1.514
Cümle Başına Ortalama Kelime7,89
6'dan fazla harf içeren kelimeler530
Uzun kelimelerin yüzdesi35%
Toplam Heceler3.643
Kelime Başına Ortalama Heceler2,41
Üç Heceli Kelimeler642
Üç Heceli Yüzde Kelimeler42.4%
Sorular, yorumlar veya deneyim raporları?

Gizlilik Politikasını.

En iyi Masalları

Telif hakkı © 2025 -   Hakkımızda | Veri koruması |Her hakkı saklıdır Tarafından desteklenmektedir childstories.org

Keine Internetverbindung


Sie sind nicht mit dem Internet verbunden. Bitte überprüfen Sie Ihre Netzwerkverbindung.


Versuchen Sie Folgendes:


  • 1. Prüfen Sie Ihr Netzwerkkabel, ihren Router oder Ihr Smartphone

  • 2. Aktivieren Sie ihre Mobile Daten -oder WLAN-Verbindung erneut

  • 3. Prüfen Sie das Signal an Ihrem Standort

  • 4. Führen Sie eine Netzwerkdiagnose durch