Çocuklar için okuma zamanı: 8 dk
Bir çiftlikte çalışan on iki yardımcı bütün gün hiçbir iş yapmadıkları gibi, bir de akşam olunca tembellikleriyle övünmeye başladılar.
Birincisi şöyle konuştu: „Sizin tembelliğinizden bana ne, ben benimkine bakarım! Asıl işim kendi bedenime bakmak! Az yemem, bir o kadar da içerim. Dört öğün yedikten sonra kısa bir süre için oruç tutarım, ta ki acıkıncaya kadar! Bu bana çok yarıyor. Erken kalkmakla aram iyi değil benim. Öğlene doğru yatacak sakin bir köşe ararım kendime. Patron çağırsa bile duymazlıktan gelirim. Bir daha seslenirse biraz beklerim; biraz sonra ağır adımlarla, yavaş yavaş yanına varırım. Hayat ancak böyle çekilir!“
İkincisi şöyle dedi: „Benim işim bir ata bakmak. Ama ben onun yemini hep ağzına takıyorum; istemezsem hiç yem vermiyorum ve yemini yemiş gibi gösteriyorum. Bu arada ahırda yatıp dört saat uyuyorum, sonra atın gövdesini biraz sıvazlıyorum ki, kaşağılanmış gözüksün diye! Kim fark edecek ki? Yine de işim zor be yahu!“
Üçüncüsü de şöyle konuştu: „Ne diye çalışayım ki? Sonuçta bir şey olduğu yok! Güneş altında yatıp uyuyorum. Yağmur başlasa bile niye kalkayım ki? Yağsın gitsin! Geçenlerde öyle bir dolu yağdı ki, saçlarımı başımdan söküp götürdü, hatta kafamda delik açtı. Ama oraya bir yara bandı yapıştırdım, oldu bitti. Çalışmaktan başıma çok zarar geldi.“
Dördüncü: „Bir işe başladım mı, güç kazanayım diye önce bir saat hayal kurarım. Daha sonra yavaş yavaş işe koyulurum ve bana yardım edecek bir kişi arar bulurum. Sonra asıl işi onlara yaptırırken ben onları seyrederim. Ama bu bile ağır geliyor bana“ dedi.
Beşinci şöyle dedi: „Ne söylesem! Düşünün bir kere, her gün ahırdaki pisliği alıp arabaya yüklemem gerekiyor. Bu işi gayet ağır yapıyorum. Dirgene biraz pislik alıp havaya kaldırır gibi yapıyorum ve bu vaziyette on beş dakika bekliyor, sonra onu arabaya savuruyor ve bir on beş dakika daha dinleniyorum. Günde bir torbalık pislik atsam yeter. Eşek gibi çalışmaya hiç niyetim yok!“
Altıncı şöyle dedi: „Utanın! Ben çalışmaktan hiç yılmam, ama önce üç hafta yatıyorum, elbiselerimi bile çıkarmıyorum. Çarıklarımı niye bağlayayım ki? Hep ayağımda kalsınlar, arada bir ayağımdan çıksalar da zararı yok! Bir merdivenden çıkacaksam önce bir ayağımı birinci basamağa atar, sonra öbür basamakları saymaya başlarım ki, nerede durup dinleneceğimi bileyim.“
Yedinci şöyle konuştu: „Ben bunu yapamıyorum, çünkü patron hep beni gözlüyor, amakendisi bütün gün evde kalmıyor. Ben de fırsat bu fırsat, yürümek gerekirse öyle yavaş yürüyorum ki, dört güçlü erkek beni zorla öne itiyor. O zaman da altı katlı kerevete gelip yatıyor ve uyku çekiyorum. Hem de uyanmamak üzere. Uyandırmak istedikleri zaman beni ellerinde taşıyorlar.“
Sekizinci de şöyle dedi: „En uyanığınız benim. Önümde bir taş varsa, ayağımı kaldırıp onun üzerine koymaya üşeniyorum. Yere uzanıp yatmışsam, ıslansam da, kir pas içinde kalsam da öyle kalıyorum, güneş beni kurutuncaya kadar! Ancak beni gördükleri zaman biraz sağıma dönüyorum, o kadar.“
Dokuzuncu: „O da bir şey mi“ dedi. „Bugün önümde bir ekmek duruyordu. Ama onu almaya öyle üşendim ki, hani nerdeyse açlıktan ölecektim! Bir testi de su vardı, amaonu kaldırmaya çok üşendim, bu yüzden nerdeyse susuzluktan ölecektim!“
Onuncu da şöyle konuştu: „Ben tembelliğin zararını gördüm; bir bacağım kırıldı, bacaklarım şişti. İçimizden üç kişi araba yolu üzerine yatmıştı; ben de bacaklarımı uzatmıştım. Derken bir araba hızla geldi ve tekerlekleri üzerimden geçti. Tabii ayaklarımı çekebilirdim, ama arabanın geldiğini duymadım; çünkü sivrisinekler kulağımda vızıldıyor, burnuma ve ağzıma giriyordu da ben onları kovmaya bile üşenmiş- tim.“
On birinci şöyle dedi: „Dün işten ayrıldım. Patronun ağır kitaplarını oradan oraya taşımaktan gına geldi; bu iş bir türlü bitmiyor ve bütün günümü alıyordu. Aslında o beni işten attı, çünkü giysileri toz içinde kalmıştı ve güveler tarafından delik deşik edilmişti. Adam haklıydı yani.“
Ve on ikinci de şöyle konuştu: „Bugün arabayı tarlaya sürdüm, içine samandan bir yatak yapıp yattım. Uyandığımda dizginler elimden kaymıştı; atlar kaçıp gitmek üzereydi; koşumlar yoktu, semer de yoktu, boyunduruk da; gem de gitmişti, yem torbası da! Herhalde biri gelmiş, hepsini alıp götürmüştü. Araba da bir su birikintisine saplanmıştı. Ben onu öyle bıraktım ve tekrar samanların üzerine yattım. Derken patron geldi, arabayı bataktan çıkardı; gelmemiş olsaydı ben burada değil de bâlâ samanların üzerinde rahat rahat yatıyor olacaktım.“

Arka plan
Yorumlar
Dilbilim
Tembel Yardımcılar, Grimm Kardeşler’in kaleme aldığı eğlenceli ve mizahi bir hikaye. Bu öykü, bir çiftlikte çalışan on iki yardımcının tembelliklerini anlatıyor. Her biri, işlerini yapmamak için türlü bahaneler uyduruyor ve tembellikleriyle övünüyorlar. İşlerini ihmal etmekle kalmayıp farklı yöntemler kullanarak nasıl çalışmadıklarını gururla açıklıyorlar.
Her yardımcı, tembelliğini farklı bir şekilde dile getiriyor. Kimisi atın bakımını yapmaktan kaçınıyor, kimisi güneşin altında yatmayı tercih ediyor. Başka biri, bir iş yaparken diğerlerine izletmeyi yeğliyor veya pisliği arabaya yüklerken yavaş davranıyor. Bazıları adım atmakta bile üşendiği için neredeyse açlıktan ve susuzluktan ölmeyi göze alıyor.
Bu hikaye, tembelliğin ve işten kaçmanın komik yanını vurgularken aynı zamanda iş ahlakı ve sorumluluk konularında düşündürücü bir mesaj veriyor. Yardımcıların tembelliği, işleri aksatmakla kalmıyor, kendi sağlıklarını ve güvenliklerini de tehlikeye atıyor. Grimm Kardeşler, bu öyküyle tembelliğin sonuçlarını mizahi bir dille eleştiriyor.
Grimm Kardeşler’in „Tembel Yardımcılar“ hikayesi, on iki farklı karakterin tembelliklerini ve iş yapmaktan kaçınma yöntemlerini mizahi bir dille anlatıyor.
Bu hikayeyi farklı yorumlarla ele alabiliriz
Toplumsal Eleştiri: Hikaye, tembel karakterler üzerinden çalışmanın ve sorumlulukların ertelenmesinin toplumsal etkilerini eleştirebilir. Çalışmanın düzenin ve verimliliğin bir parçası olduğunu vurgular ve bu karakterlerin toplumsal düzen içindeki rollerini sorgular.
Bireysel Farkındalık: Her bir karakterin tembellik nedeni ve buna getirdiği bahaneler, okuyucuya kendi tembellik eğilimlerini sorgulatabilir. Hikaye, özellikle zaman yönetimi ve kişisel sorumluluk konularında kendini geliştirme fırsatları sunar.
Mizahi Bir Anlatım: Tembellik ve sorumsuzluk gibi günlük yaşamda olumsuz algılanabilecek durumlar, mizahi bir dille anlatılarak okuyucuya eğlenceli ve düşündürücü bir deneyim sunar. Bu da hikayeyi hafif ve keyifli bir anlatı haline getirir.
Tembellik ve Yaratıcılık: Tembel yardımcılar, işleri daha az çaba harcayarak tamamlama konusunda yaratıcı çözümler buluyorlar. Bu da tembelliğin bazen yenilikçi düşünmeye yol açabileceği fikrini destekleyebilir.
Sistem Eleştirisi: Çiftlikteki çalışma düzeni veya patronun yönetim tarzı da hikayede eleştiriliyor olabilir. Yetersiz yönetim ve kötü iş koşulları çalışanların motivasyonunu etkileyebilecek unsurlar olarak sunulabilir.
Bu farklı yorumlar, hikayeyi okuyan kişilerin kendi perspektiflerine göre anlamlar çıkarmalarına olanak tanır ve Grimm Kardeşler’in masallarına dair yaratıcı düşünceyi teşvik eder.
„Masalın dilbilimsel analizi“ başlıklı bu incelemede Grimm Kardeşler’in „Tembel Yardımcılar“ adlı masalını ele alalım. Bu masal, on iki tembel kişinin kendilerini nasıl tembelliğe adadıklarını ve yaptıkları işlerle ilgili özensizliklerini anlatan ironik ve mizahi bir anlatıdır.
1.
Karakterizasyon:
Karakterlerin her biri tembelliklerini farklı şekilde sergilemektedir. Her karakter, kendine özgü bir ses tonuna ve şekilde kendini anlatır. Bu çeşitlilik, dilin karakter gelişiminde ne kadar etkili olduğunu gösterir. Örneğin, karakterlerden biri, dört öğün yedikten sonra kısa bir oruç dönemi ile sağlığını koruduğunu iddia ederken, bir diğeri güneş altında yatmaktan memnuniyetini dile getiriyor. Her biri, tembelliklerini haklı çıkaracak bir mazeret bulmakta ustadır.
2.
İroni ve Mizah:
İroni, masalın temel taşlarından biridir. Karakterlerin abartılı tembellikleri ve bu tembelliği övünç kaynağı olarak sunmaları, masala mizahi bir ton katmaktadır. Örneğin, bir karakter, merdiven çıkarken adım sayarak nerede dinleneceğini planladığını söylerken, bu açıkça tembelliğin abartılı bir ifadesi olarak karşımıza çıkar.
3.
Tekrarlama ve Vurgu:
Her karakterin tembelliğini detaylandırdığı kısımda, benzer yapı ve ifadelerin tekrarı, temanın pekişmesine yardımcı olur. Bu, okuyucuyu düşündürmek ve masalın ana fikrini vurgulamak için etkili bir yöntemdir.
4.
Karşıtlık:
Masaldaki karakterlerin tembelliği, çalışkanlık ilkesiyle zıtlık oluşturarak, çalışmanın erdemlerini ve tembelliğin zararlarını dolaylı olarak eleştirir. Bu karşıtlık, masalın altında yatan dersin okuyucuya daha etkili bir şekilde iletilmesine yardımcı olur.
5.
İşlevsel Anlatım:
Her karakter, tembelliklerini açıklarken yaptığı işlerden söz eder. Bu açıklamalar, karakterlerin tek bir ortak özelliği olan tembellik etrafında birleşmelerini sağlar. Her karakterin anlattığı hikaye, dilin işlevselliğini ve anlatım zenginliğini örnekler.
Sonuç
„Tembel Yardımcılar“ masalı, dilin mizahi ve eleştirel gücünü kullanan bir eserdir. Anlatım tarzı, dilin nasıl etkili bir şekilde kullanılabileceğine dair iyi bir örnek teşkil eder. Masaldaki ironik ve abartılı ifadeler, okuyucuyu hem güldürmeyi hem de düşündürmeyi başarır. Bu masal, dilbilimsel açıdan değerlendirildiğinde, dilin karakter gelişimi, mizah, ironi ve vurgu gibi unsurların nasıl bir araya getirilebileceğini gösterir.
Bilimsel analiz için bilgiler
Gösterge | Değer |
---|---|
Numara | KHM 151a |
Çeviriler | DA, ES, PT, IT, NL, RO, RU, TR, VI, ZH |
Björnsson tarafından okunabilirlik indeksi | 42.4 |
Flesch-Reading-Ease Endeksi | 2.6 |
Flesch–Kincaid Grade-Level | 12 |
Gunning Fog Endeksi | 19 |
Coleman–Liau Endeksi | 12 |
SMOG Endeksi | 12 |
Otomatik Okunabilirlik Endeksi | 9.5 |
Karakter Sayısı | 4.443 |
Harf Sayısı | 3.618 |
Cümle Sayısı | 66 |
Kelime Sayısı | 655 |
Cümle Başına Ortalama Kelime | 9,92 |
6'dan fazla harf içeren kelimeler | 213 |
Uzun kelimelerin yüzdesi | 32.5% |
Toplam Heceler | 1.503 |
Kelime Başına Ortalama Heceler | 2,29 |
Üç Heceli Kelimeler | 252 |
Üç Heceli Yüzde Kelimeler | 38.5% |